Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Gerekçeli karar yazılırken medyaya yansır mı?

Gerekçeli karar yazılırken medyaya yansır mı?

AKP ile ilgili açıklanan kapatma davasının gerekçesinin yazılmaya başlandığını dünkü bir gazeteden öğrendik. Sadece yazılmaya başlandığını değil içeriğine dönük de epeyce ip uçları gazete haberinde yer aldı. Geçen hafta bu konu ile ilgili olarak görüşlerimizi dile getirmiş, gelecekte iç politikaya yönelik ortaya çıkabilecek tehlikeli gelişmelere dikkat çekmiştik. Gazeteye yansıyan haberden anlıyoruz ki, bize tahmin olarak aktarılan gerekçeli kararın içeriği tahminin de ötesinde bir gerçeği yansıtıyormuş.

Gerekçeli kararın içeriğine geçmeden önce eğer Anayasa Mahkemesi'nde kapatma davasının gerekçesi yazılmaya başlanmış ise nasıl oluyor da medyaya yansıyor? Bizim tüm kurumlarımızda daha iş sonuçlanmadan medyaya servis yapma gibi bir alışkanlık mı oluştu? Polis ve savcılıklarca yürütülen hazırlık soruşturmalarının daha mahkemeye intikal etmeden medyada tefrika edilmeye başlanmasını -hukuka aykırı olmasına rağmen- kanıksamıştık ama Anayasa Mahkemesi'nde yazılmakta olan -eğer doğru ise- bir gerekçenin içeriğinin yayınlanmadan medyaya yansımasını insan yadırgıyor. Elbette bu bizim sorunumuz değil. İlgili taraflar gereken tedbirleri alırlar ya da almazlar kendi bilecekleri iş.

Bizi öncelikli olarak ilgilendiren husus haberde yer alan iddialar doğru ise önümüzdeki günler ya da haftalarda ülkenin yeniden bir karmaşa yaşayacak olmasıdır... Böyle bir tehlikenin izleri var haberde. Halbuki bu ülkenin karmaşaya değil istikrara ihtiyacı var. Çünkü, öylesine iç ve dış sorunlarla karşı karşıyayız ki boşa vakit geçirecek bir günümüz bile yok.

Haberden kısa bir alıntı yaptığımızda işin vehameti daha iyi anlaşılacaktır. Haberde bazı önemli noktalar şöyle:

"Anayasa Mahkemesi'nin AKP'yi kapatma davasındaki gerekçeli kararı meşruiyet krizi yaratacak. Başbakan 10 ayrı suçtan 'laiklik karşıtı odak' olmakla suçlanıyor."

"Özellikle 'Velevki siyasi simge' ve 'Ulemaya danışılsın' sözleriyle suçlanan Erdoğan'ı çeşitli açıklamalarıyla Milli Eğitim Bakanı Çelik ve eski Meclis Başkanı Bülent Arınç izliyor"

Öncelikli olarak bu iddiaların asılsız çıkmasını temenni ederim. Çünkü, eğer haberde yer alan bu hususlar doğru ise yani gerekçeli kararda yer alıyorsa Anayasa Mahkemesi'nin AKP'yi kapatmamış olmasının hiçbir anlamı kalmayacak. Kapatılması hususu yeniden gündeme gelecek demektir. Yani Anayasa Mahkemesi'nin AKP'nin kapatılmamasına ve hazine yardımının bir bölümünün kesilmesine karar vermiş olmasının bu gelişmeler karşısında demokrasinin zaferi olarak nitelendirilmesi mümkün olmaz. Anayasa Mahkemesi'nin kararının açıklandığı günleri hatırlayacak olursak bu karar demokrasi açısından önemli bir gelişme olarak yorumlanmış ve alkışlanmıştı. Halbuki gerekçeli kararda AKP'nin laiklik karşıtı odak olmasına sebep olanlar olarak başta Başbakan olmak üzere bu partinin yöneticilerinin bir bölümünün yaptığı açıklamaların sıralanması işleri iyice içinden çıkılmayacak hale getirecek ve verilmiş olan kapatmama kararı bu gerekçe ile adeta iptal edilmiş olacaktır. İşin bir başka boyutu ise bu ülkede hala düşüncenin suç olarak kabul edildiğinin Anayasa Mahkemesi tarafından da kabul ediliyor olmasıdır. Demokarsilerde düşünce suç olmaz, bunun için düşünceyi suç olmaktan çıkartalım derken bir parti yöneticilerinin düşüncelerini açıklamış olmalarından dolayı suçlanması ve partilerinin cezalandırılması doğrusu anlaşılır gibi görünmüyor.

Elbette Anayasa Mahkemesi kendi verdiği kararı iptal etmeyecek, gerekçeli kararın yol açacağı muhtemel gelişmeler böyle bir sonucu gündeme taşıyabilecek niteliktedir. Bu bakımdan iç siyasetin yeniden dizayn edilmesi, bazı partiler devre dışı kalırken yeni oluşumların gündeme gelmesi gibi ihtimaller söz konusudur. Söz gelimi gerekçeli kararın açıklanması ile AKP'nin laiklik karşıtı odak haline gelmesine sebep olan isimler kimler ise bu isimlerin partiden ihracına giden bir yol açılacak gibi görünüyor. Bu ise AKP'nin kapatılmasından daha kötü bir gelişme olabilir.

Milletin iktidara taşıdığı bir partiyi yine milletin iktidardan indirmesi ve gerekirse kapatması demokrasinin gereği iken yine halk iradesi bir kenara itilerek mahkeme kararı ile bir partinin tasfiyesi yoluna girilmiş olacaktır. Bu da bu ülkede demokrasinin halk iradesini esas alan gelişmesini engelleyici bir nitelik arzedecektir. Dileriz bu gelişmelerin hiç birisi olmaz ve millet iradesi bir kenara itilmez.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi