Kuzey Iraktan sonra Kuzey Suriye mi?
İslam ülkelerine yönelik sömürgecilerin hesapları ve planları sürekli gündemde. Ufak parçalara ayırmak için harekete geçtikleri Müslüman ülkelere özgürlük ve demokrasi vadiyle geliyor, adeta kendilerini kurtarıcı gibi takdim ediyorlar. İşin üzücü yanı ise maalesef bu yalan, işgale uğrayan, iç çatışmalara sürüklenen ülkelerde taraftarlar da bulabiliyor. Sömürgecileri kurtarıcı görüp kucak açanların sayısı da az değil. Bu tipler ileriyi görememenin bir sonucu olarak yanılmış olabilecekleri gibi bazen de bir takım çıkarlar uğruna sömürgecilerle işbirliği yapabiliyorlar. Buna karşılık sömürgecilerin planlarını daha işin başında tespit etmiş, bunu topluma anlatmaya çalışanların da az olmamakla birlikte sonuçta gerekli hamleyi yapmak durumunda olan yönetici kesiminin tavrı belirleyici oluyor. Hemen belirteyim ki, yöneticiler çoğu zaman oldubitti ile karşı karşıya kalıyor ve ne yazık ki, istemedikleri halde bir takım gelişmeler ve oluşumlara seslerini çıkartamıyorlar.
Söz gelimi ABD’nin Irak’a müdahalesinin gündeme geldiği günlerde bu ülkenin parçalanacağı, Kuzey’de bir Kürt devleti oluşturulacağı biliniyordu. Bu sebeple uzun yıllar Türkiye’yi yönetenler hangi partiden olurlarsa olsunlar “Kuzey Irak’ta yeni bir oluşuma izin vermeyeceklerini” açıkladılar. Ama sonuçta Türkiye’nin tüm karşı çıkmalarına rağmen stratejik müttefiki(!) ABD Siyonistlerin arzusuna uyarak Kuzey Irak’ta bir oluşumu gerçekleştirdi. Bununla da kalınmadı güya özerk bir bölge oluşturulmasına karşılık Türkiye bu oluşumu muhatap olarak kabul etmek zorunda kaldı/bırakıldı. Çünkü ABD bu oluşuma her türlü desteği verdi/veriyor. Bununla da kalınmadı son zamanlarda Irak ve Suriye’deki gelişmelerde Kuzey Irak yönetimi ABD için öncelikli ortak olarak görüldü ve Irak ve Suriye’ye yönelik ABD planının uygulanmasında görevlendirildi.
Peki, ABD ve yandaşlarının Irak, Suriye, İran ve Türkiye’ye yönelik hesapları böylece kapanmış mı olacak? Bu soruya ‘evet’ karşılığı vermek ya gelişmeleri doğru okuyamamak ya da bilerek kabullenmek anlamına gelir. Çünkü Büyük Ortadoğu Projesi’nin nihai hedefi öncelikli olarak Irak ve Suriye’nin üçe bölünmesidir. Plana Türkiye ve İran da dâhildir. Bölünecek bir Suriye’de Kuzey Irak benzeri bir oluşumun gündeme gelmesi sürpriz olmaz. Bu gerçeği Cumhurbaşkanı Erdoğan da bir konuşmasında şöyle dile getiriyor:
“Kobani’de şu anda 3 bin savaşçı var. Bunlar IŞİD ile savaşıyorlar. Peki, Halep ile niye ilgilenmiyorlar? Asıl orada önemli olan Halep. Kobani’nin stratejik bir önemi yok. Birileri için var. Yoksa burada, Kuzey Suriye’de yeni bir yapılanma mı oluşturuluyor? Yeni bir eyalet mi oluşturuluyor? Çünkü Esed’in böyle bir derdi yok. Üç kantonu birleştirerek burada yeni bir yapılanmaya gidebilirler. Bu ülkem için bir sıkıntıdır, bir tehdittir. Bunu görmemezlikten gelemeyiz.”
Sanıyorum başlıktaki, “Kuzey Irak’tan sonra Kuzey Suriye mi?” sorumun cevabını bu sözler veriyor. Yani, muhtemel gelişme tahmin ediliyor. O zaman böyle bir gelişmeyi önleyecek tedbirin alınması gerekiyor. Gerekli tedbir alınmayacak/alınamayacaksa tespitin doğru olması fazla bir anlam ifade etmez.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.