Yüce Divan telaşı ve emekli aylıkları
Özellikle SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin içine yuvarlandığı geçim sıkıntısı geçen yılla ilgili enflasyon oranlarının açıklanması ile daha da artarak devam edecek. Çünkü bir yıllık enflasyon yüzde 8 civarında açıklandı ve böyle olunca da SSK ve Bağ-Kur emeklilerine yapılacak zamda bu oran esas alınarak açıklandı. Açıklanan zam miktarının ilk altı ay için 25 lira civarında olmasının ortaya çıkardığı durum bir kez daha gösterdi ki, bu ülkede dar ve sabit gelirlilerin durumunu düzeltecek bir iktidar yok. Öyle olmasaydı bin 100 ile bin 200 lira arasında emekli aylığı alan insanlara 25 lira zam yapılarak enflasyon karşısında korunacağını düşünmek en azından bu ülkenin gerçeğine yabancı bir anlayışı gözler önüne seriyor. Yapılması gereken öncelikli olarak tüm emekli ve çalışanları insanca yaşamalarını sağlayacak bir gelir seviyesine çıkarmak, enflasyon karşısında korumanın ondan sonra düşünülmesi gerekir. Emeklilerin ve dar gelirlerin içinde bulunduğu sıkıntının ciddiye alınmaması da diyebileceğim bir yaklaşım sergileniyor. Borç faizi için bütçede 50 milyar lira ayrılırken SSK ve Bağ-Kur emeklilerine 25 liralık bir zammı yeterli gören bir anlayıştan fazla bir şey beklemek boşuna olacaktır. Ülkenin gerçek sorunları bir kenara itilirken oluşturulan bir takım gündemlerle toplumun oyalandığını söylemek sanıyorum yanlış olmaz. Oluşturulan gündemlerin genellikle bilememek ve yanılmakla izah edilmesi de ülke yönetiminin kimlerin elinde kaldığını göstermesi bakımından dikkat çekicidir.
İster sivil ister asker bürokratlardan gelsin siyasete her tülü müdahaleye karşıyım. Hiçbir şekilde bu tür müdahalelerin hoş görülmesi mümkün değildir. Ancak,12 yıl boyunca birlikte yürünen bir grubun darbe yapacak konuma gelecek kadar devlet içinde örgütlenmesini fark edememek ciddi bir zaaf değil midir? Özellikle yargı ve emniyet teşkilatının ele geçirildiğinin -yüksek yargı dâhil- ülkeyi yönetenler tarafından ısrarla vurgulanması, bu sebeple de yüksek yargıya güvensizlik ifade eden konuşmaların vurgulanması ister istemez 12 yıldır ne yapıldığını sormak hakkını veriyor. Yüksek yargıya duyulan bu güvensizliğe rağmen bir yandan TBMM’de araştırma komisyonu kuruldu öbür yandan da günlerden beri iktidar yanlısı medya komisyonun 4 eski bakanı yüce divana sevki yönünde karar almaması gerektiği kampanyası yürüttü ve bununla ilgili çeşitli gerekçeler ileri sürüldü. Bu gerekçelerin başında da konu Anayasa Mahkemesine gittiği takdirde paralel yapının başlattığı darbe girişiminin tamamlanacağı ileri sürüldü. Böyle bir iddiayı doğru bulmak mümkün değil. Çünkü mevcut Anayasa Mahkemesi’nin üyelerinin çoğunluğu AK Parti iktidarı zamanında atandı. Yani, kendi atadıkları üyelere güvensizlik duymak gibi bir durum ortaya çıktı. Sadece gazetelerdeki yazı ve haberlerde değil, TRT’ye her gün çıkartılan konuşmacılarda aynı vurguyu yaptılar. Böylece iktidar partisinin isteği ile oluşturulmuş araştırma komisyonunun vereceği karar etkilenmeye çalışıldı. Etkilenip etkilenmediği ayrı bir konu.
Kısacası, iktidar 12 yıl boyunca görememesi ve bilememesinin sebep olduğu gelişmeleri gündem maddesi halini getirip geniş kitlerin sorunlarını örtmeye çalışıyor görüntüsü ortaya çıkıyor. Uzun yıllar birlikte yürüdüğü ekibin yaptıklarından haberdar olamamak bile bu iktidara güven duyulamayacağını göstermez mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.