Cihangir İşbilir

Cihangir İşbilir

Lewis’in mirası…

Lewis’in mirası…

“Bir istihbaratçıdan dünya çapında ve küresel siyaseti etkileyen bir tarihçi-aktör çıkar mı?” sorusunun en mücessem cevabı 99 yaşındaki Yahudi tarihçi Bernard Lewis’dir diyebiliriz. Arkadaşları 90. doğum gününü “Yüz yirmiye kadar” anlamındaki İbranice “Ad me’a ve esrîm” ifadesiyle kutlamışlar. Bazıları da bir harf oyunuyla “Ad me’a ke-esrîm” (Yüze kadar, yirmi gibi) demeyi tercih etmişler. Lewis’i ve bu kadar pratik sonuçlar doğuran araştırmalarını önemli kılan, ona bu operasyonel kabiliyeti kazandıran savaş yıllarında MI6’te çalışmaya başlaması ve hâlâ “Official Secrets Act” (Resmi Sırlar Yasası)’a bağlı olduğundan anlatamadığı bir takım sırlara sahip olmasından ziyade, bugün tartıştığımız, gündemin ana konuları olan İslamofobi, İsrail meselesi, medeniyetler çatışması gibi konulardaki ‘derin’ etkisi…

Lewis’i ve fikirlerini kitaplarından ve makalelerinden tanıyanlar iyi bilir. En son 2012’de yayınladığı Yüzyıl’a Dair Notlar (Notes On A Century) başlıklı hatırlarında ise 100 yaşına ramak kala son operasyonunu yapıyor Lewis... Geçen yılın sonuna doğru Türkçe’ye de “Tarih Notları: Bir Ortadoğu Tarihçisinin Notları” şeklinde çevrilen otobiyografisi (Arkadaş Yayınları), iflah olmaz bir İslamofobik ve hernekadar kendisi aksini iddia etse de sıkı ama dindar olmayan bir Yahudi bilim adamının küresel ve bölgesel karar alıcıları nasıl etkilediğini ve bu nadir görülen özelliği kendisine kazandıran fevkalade donanımı ve ilişki ağını nasıl inşâ ettiğini görmek açısından önemli bir kaynak.  

Pekçok Yahudi çocuğu gibi henüz 13 yaşındayken İbranice’yi öğrenmesi ve rotayı Ortadoğu’ya çevirir çevirmez, genç yaşlarda Arapça, Türkçe ve Farsça’yı hatta Osmanlıca’yı arşivlerde araştırma yapacak seviyede çözmesi asırlık kariyerinin en önemli temeli olmuş. (Bizdeki Osmanlıca ve Arapça düşmanı devrimbaz yobazların kulakları çınlasın!)

21 yaşındayken ilk defa Mısır’a giden Lewis’in kendisi açısından en önemli kariyer başarısı 1979’da gerçekleşen Mısır-İsrail barışına giden yolun taşlarını döşemesi olmuştur. Mısır-İsrail barışı için Golda Meir ve Moşe Dayan’ı ikna edemeyen Lewis köken olarak Likud Partisi’nden olan Menachem Begin’i nasıl ikna ettiğini keyifle anlatıyor hatıralarında... 

Dün başlangıcının dördüncü yıldönümü kutlanan 25 Ocak 2011 Mısır Devrimi’ne giden yolda Mısır’ın 1948’den beri sürdürdüğü ama Camp David ve İsrail’le barıştan sonra kurumsallaşan ‘onursuz dış politika’nın çok ciddi etkisi vardır. Tahrir’in ‘onur’ sloganı, onyıllardır Mısırlıları müzmin bir zillet psikolojisine sokan bu politikanın dışa vurumu idi aslında. Birinci Körfez Savaşı, II. İntifada, Sina meselesi ve Filistin’e yönelik İsrail saldırıları ve Gazze ablukasındaki Mısır’ın tavrı, Lewis’in taşlarını döşediği, Jimmy Carter’in himâye ettiği ve ultra-milliyetçi ve sağcı Begin’in râzı olduğu, Enver Sedat’ın hayatı pahasına kabul ettiği işte bu statükonun korunması uğruna Mısır feda edildi Temmuz 2013’te ve selefi Ömer Süleyman’a göre acemi ama hırslı denebilecek bir başka istihbaratçı Sisi’ye teslim edildi. 

İslam Dünyası’ndaki Batı’ya karşı ‘radikal bakış’ın kurumsallaşmış bir örneği olarak kabul ettiği İhvan, Lewis’e göre gittikçe artan ‘tehlike’nin en önemli aktörlerinden! İhvan’ın 1936 İngiltere-Mısır anlaşmasına karşı çıkması, 1948’deki savaşta İsrail’le savaşmak üzere gönüllüler göndermesi ve diğer İslam ülkelerinde ‘paralel hareketler’ kurması Lewis’in ‘kara listesi’ne girmesi için yetmiş. 

Batı dünyasında İsmaililer ve Haşhaşiler’le ilgili ilk defa kitaplar yazan 99’luk Bernard Lewis’in mirası bunlardan ibaret değil şüphesiz; Türkiye ile ilgili de ilginç hatıra ve tespitleri var… 

Onları da yarın yorumlayalım… 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Cihangir İşbilir Arşivi