Cihangir İşbilir

Cihangir İşbilir

Barış yazıları-2

Barış yazıları-2

Barışın sivil mimarları

Geçen hafta başlattığım ‘barış yazıları’na bugün de devam ediyorum ve her perşembe nasipse bu sahada yazacağım; soru, tenkit ve görüşlerinizi beklerim… 

Bugün, sivil toplum kuruluşlarının ve sivil aktörlerin barış inşâsına nasıl katkıda bulunacaklarına temas edeceğim. 

Etrafımızda bu kadar çatışma ve savaş varken bu zeminde barış uzmanlarının doğmaması, barış çalışmaları yapan kurumların artmaması, bu sahadaki literatürün yeterince gelişmemesi, kapsamlı bir barış formülünün henüz bulunamaması ve hep dış mihrakların bizim problemlerimize müdahil olması garip ve utanç verici değil mi? 

Buna mukabil Kürt meselesi başta olmak üzere İslam Dünyasındaki çatışmaları yakından takip eden, arabuluculuk yapan, raporlar yazan yüzlerce Batılı sivil toplum kuruluşu, think-tank ve âkil adam var. 

Sivil toplum kuruluşlarımızın sayısı, verimliliği ve kapasitesi son yirmi yılda devasa boyutlarda arttı ancak henüz her sahada ‘barış mimarı’ olacak seviyeye ve çeşitliliğe ulaşamadık maalesef.    

STK’LAR BARIŞ İNŞÂSINA NASIL KATKI SAĞLAR?

Son yıllarda bu konudaki çalışmalarıyla temayüz eden Dr. Thania Paffenholz, “Sivil Toplum ve Barış İnşası” (Civil Society&Peacebukilding, Lynne Rienner Publishers, 2010) isimli 511 sayfalık kitabında örnek olaylarla konuyu enine boyuna inceliyor.  Eserde Christoph Spurk imzalı ‘Sivil Toplumu Anlamak’ başlıklı bölümde, sivil toplumun silahlı çatışmalara müdahelesi, ‘fonksiyonel yaklaşım’ perspektifiyle inceleniyor. Alman siyaset bilimcilerinin geliştirdiği Merkel ve Lauth Modeli’ne göre STK’lar çatışma bölgelerinde yedi fonksiyon icra edebilirler: 1-İnsanların korunması, 2-İzleme ve hesap sorma, 3-Hak müdafaası ve iletişim, 4-Sosyalleşme, 5- Toplum inşâ etme, 6-Vatandaşlarla devlet arasında arabuluculuk ve problemleri çözme, 7-Hizmet sağlama.   

Bu fonksiyonları önümüzdeki haftalarda ayrı ayrı ele alacağız ve İslam Dünyası’nın bünyesine göre uyarlamaya ve geliştirmeye çalışacağız. 

MÜSLÜMAN STK’LAR NE YAPIYOR?

Sadece bu yedi fonksiyonu ele alacak olursak Müslüman STK’ların henüz sadece yedincisi üzerinde yoğunlaşabildiklerini söyleyebiliriz. İnsani yardım kuruluşlarımızın çatışma bölgelerinde yaptıkları eğitimden sağlığa, kurban yardımlarından barınmaya kadar tüm çalışmaları bu sahaya dahil edilebilir. Bu anlamda İslam Dünyası’nın hemen her yerinde büyük ve profesyonel bir insani yardım hamlesinin varlığından söz edebiliriz. 

Diğer sahalarda ise maalesef ciddi bir ilerlemeden bahsetmek şimdilik mümkün değil. Artık sözgelimi insani yardımda bir ‘Türk modeli’nden bahsedebilyoruz ama ‘insan hakları müdafaası’nda ne Türk ne de Arap modeli ortaya çıkmadı bugüne kadar. Arabuluculuk ve insani diplomaside de İHH’nın Suriye, Lübnan ve Moro’daki çalışmaları dışında henüz somut bir gelişme yok. 

İslam Dünyası’nın barış inşası çalışmalarına katılacak çok derin entelektüel birikimi ve çok yüksek bir sivil toplum potansiyeli var ama bunu harekete geçirecek, kurumsallaştıracak bir şuur ve iradeden mahrumuz şu an. 

Şimdi bu birikimi ve potansiyeli tetkiklemenin tam zamanı işte…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Cihangir İşbilir Arşivi