Barış Elçileri
Barış Yazıları-5
‘Sivil kapasite’ artık geçmişe kıyasla daha çok güç formülünün bir parçası; askeri, teknolojik ve ekonomik kapasite ile birlikte potansiyel güç unsurlarından birisi ‘sivil kapasite’ ve diğerlerine çarpan etkisi yapıyor. Gücün sabit unsurları olan tarih, coğrafya, nüfus ve kültür bu potansiyel kapasite sahalarına göre güce veya zaafa dönüşüyor. Stratejik zihniyetle hareket etmesi gereken siyasi iradenin başarısı bu güç unsurlarının/kapsitelerinin verimliliğini artıracak hamleler ve müdahaleler yapmasından geçiyor.
Türkiye’de sivil toplumun gelişim tarihine bakıldığında (Bu meyanda bir cenahı anlamak için Rahmetli Sabahattin Zaim Hoca’nın Türkiye’nin Son Yüzyılı kitabı okunabilir) yakın zamanda muhafazakâr camianın ‘gönüllü teşekkül’ tabirini kullandığını görürüz. Bu tâbirde hem manevî değerlere atıf hem de modern ‘oluşum’lara ve bunların diline itiraz var. Bugün ne kadar kabullenildi bu tavsif tartışılır ama hiç olmazsa bir dönemin anlayışını yansıtması bakımından önemli. Hatta bu yaklaşımdan bir çatı vakıf bile doğdu 1996’da: Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı (TGTV)
BARIŞ, GÖNÜLSÜZ OLMAZ
Türkiye’nin ve bölgenin başta olmak üzere İslam Dünyası’nın barışa hasret coğrafyaları ve halkları var. Geçen perşembe yazdığım ve zaman zaman tahlil edeceğim Bangsamoro bunlardan sadece birisi. Bizim de içinde olduğumuz dört ülke sınırları içinde yaşayan Kürt nüfusun en önemli ihtiyacı barış. Gelin görün ki gönüllü teşekküllerimiz içinde sadece ‘barış inşâsı’na odaklanan bir tane bile vakıf-dernek yok. Oysa bu camianın barışa dair, mazlumların haklarını savunmak adına söyleyeceği çok şeyi olması lazım değil mi? Madem gönül esas bu teşekküllerde, gönülsüz de barış olmaz zaten; bu isimle müsemma olmak gerekmez mi?
Çatışmadan çok barışa odaklanan, sırf bu amaçlı araştırma ve raporlar yayınlayan, çatışma risklerini önceden değerlendirip tedbir alan, çatışma bölgelerindeki mahkûm, esir, mazlum, mağdur ve muhacirleri ateşin içinden çekip alabilen, çocuk ve kadınlar başta olmak üzere çatışma sonrası rehabilitasyon çalışması yapıp topluma kazandıran ve yeri geldiğinde arabuluculuk yapabilecek uzmanlara sahip birçok kurumumuzun olması lazım. Barışa ne kadar gönüllü olduğumuzun bir göstergesi de bu çünkü.
BARIŞ ELÇİLERİ
Çözüm süreci, en önemli ve en taze ‘barış testi’ gönüllü teşekküller için. Bu süreçte gönüllü teşekküllerin tespit edeceği kişilerden oluşan bir ‘Barış Elçileri İnisiyatifi’ kurulabilir mesela. Tamamen sivil ve gönüllü. Bu inisiyatifle, karış karış bölge harmanlanıp bu süreçteki sorunlar ve beklentiler tespit edilebilir. Geçmişte yapılan çalışmalar gibi değil; an be an nabzı tutacak dinamik ve sürekli bir faaliyetten bahsediyorum. Aynı Barış Elçileri, İslam Dünyası başta olmak üzere dünya çatışmalarına müdahil olup her hadisede derinleşen uzmanlar yetiştirerek barış inşasına katkıda bulunabilirler.
Yeter ki istensin. Yeter ki gönüllü olunsun bu işe, gönül katılsın...
Unutmayalım, kişi ve kurumlar barışa zorlanabilir ama zorla barış olmaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.