5. Yılında Suriye Devrimi
Herşey dört sene önce bugün Deraa’da başladı... Aslında yeni bir şey yoktu Suriye’de…
40 yıldır biriken öfke ve nefret vardı…
40 yıldır devam eden zulüm vardı…
40 yıldır duvarlara bile
sinen bir korku rejimi vardı...
40 yıldır bulunamayan değil ‘aranamayan’ kayıplar vardı…
Mısır diktatörü devrilince Suriyeliler, “Neden bizde de olmasın” diye düşündüler…
Ama halk o kadar mazlum, o kadar bastırılmıştı ki, Suriye’de bir devrimin başlaması ‘mucize’ gibi bir şeydi onlar için.
Deraa’daki iki kadın doktorun telefonda “Darısı bizim başımıza!” demeleri telefonları dinleyen Muhaberat’ı harekete geçirdi. Kadınlar tutuklandı ve işkence gördü. Bir gün sonra serbest bırakıldılar. Bu durumdan etkilenen çocuklar Deraa duvarlarına “Halk rejimin yıkılmasını istiyor” yazısı yazdılar. Çocuklar tutuklandı. İşkenceden geçti. Tırnakları söküldü…
Çocuklarını istemeye gelen ailelere “onları unutun” denildi.
Buna göz yuman Deraalı yöneticiler protesto edildi. Göstericilere ateşle karşılık verildi.
O günden sonra barışçıl gösteriler dalga dalga tüm Suriye’ye yayıldı…
On yıllardır hor ve
hakir görülen Suriyeliler ayağa kalktı: “Suriyeliler hakir görülemez” sloganları attılar meydanlarda.
ANAHTAR SURİYELİLERİN ELİNDE
Suriye’nin kuvâ-yı milliyesi diyebileceğimiz devrimci muhalif güçleri ise artık bıçak kemiğe dayanıp halk korumasız kaldığında oluşmaya başladı.
Suriyeliler için geri dönülmez bir yola o zaman girildi.
Suriyeliler o zaman silaha sarıldı.
Esed rejimiyle değil sadece, ona uydu, silah ve teknik destek veren Rusya ile, asker, techizat ve kurmay destek veren İran’la, Hizbullah’la, istihbarat örgütleriyle, insanlıktan istifa etmiş uluslararası basınla,DAEŞ ve türevleriyle de savaştı dört yıl boyunca Suriyeliler.
Dört yılda en iyimser rakamlara göre 300 binden fazla insan hayatını kaybetti. Bir o kadarı da zindanlarda… Bir o kadarı da kayıp… Milyonlarca mülteci, muhacir, mağdur…
Arap devrimlerinin kilidini açacak anahtar hâlâ Suriyeli devrimcilerin elinde.
‘İsrail’in zırhı, İran’ın kalkanı’ Esed rejiminin yıkılmaması için dört yıldır seferber olanlar bunu haklı çıkatıyor.
“Daha ne kadar devam edecek?” diye pankart açan Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin âcizliği bunu ortaya koyuyor.
Tüm kırmızı çizgiler geçildiği halde kuru laftan öteye geçemeyen Amerika Başkanı Obama’nın tepkisizliği bunu ispat
ediyor.
Onun için senaryosu Mosokova ve Washington’da yazılan, Tahran ve Tel Aviv’de ouncuları belirlenen, DAEŞ üzerinden küresel bir tiyatro tertip ettiler; hâlâ da oynamaya devam ediyorlar. Kendi ürettikleri hayaletle savaşıp asıl terör rejimlerinin önünü alabildiğine açıyorlar…
KAZANANLAR, KAYBEDENLER
Dört yılın sonunda Suriye’de henüz tünelin ucu görünmüyor…
Dört yılın sonunda Suriye’de, tüm kayıplarına rağmen bir çok bölgesel ve küresel aktörün foyasını ortaya çıkartan ve İslam Dünyası’nın gözünü açan Suriyeliler kazandı; er-geç bu onurlu devrimlerinde de –devrim hırsızlarına rağmen- zafere ulaşacaklardır.
Dört yılın sonunda Suriye’de, başından beri ilkeli bir politika izleyerek halktan ve adaletten yana tavır alan ve Suriyelilere kucak açan Türkiye kazandı. Suriye siyasetinde ve sahadaki uygulamalarda eksiklerimiz hiç olmadı mı? Elbette oldu. Suriye bizim için de test oldu. Türkiye, resmi ve sivil kurumlarıyla, içerde ve dışarda çok etkin olan Esed lobisine rağmen başarılı oldu. Cömertliği, merhameti ve fedakârlığı ile insanlığa örnek olan Türk halkı ise asıl kazanan oldu bu süreçte.
Esed’le aynı dalga boyunda konuşan CHP, MHP ve Saadet Partisi ve ısrarla Suriye devrimini ‘komplo’ olarak yazıp çizen, bu konudaki kamuoyu duyarlılığını zehirleyen medya bu sürecin Türkiye’deki kaybedenleri oldu. Suriyelilere yardım götüren tırları durduran ve darbe teşebbüsü ile Türkiye’nin enerjisini sömüren ‘paralel yapı’ da bu sürecin bir diğer kaybedeni oldu. Şehirlerimize sığınmak zorunda kalan Suriyelilerle ilgili tedbirler alması gerekirken, onları şehir dışına kovan yerel yönetimler ise kaybetmekten de öte, alnımızda kara bir leke olarak kayda geçtiler.
Uluslararası sahada ise, Rusya ve Çin’in yanında, tüm sözlerini unutmak zorunda kalan ABD ve Başkan Obama, bugün her ne kadar bölgedeki nüfuzu artsa da, Irak ve Suriye’deki akan kanın başta gelen sorumlusu olan İran ve hiç şüphesiz bölge kodlarını bozdukları ve halk hareketlerini zayıflattıkları için Mısır’daki darbenin failleri ve destekçileri de dört yılın sonunda Suriye’deki asıl kaybedenler oldular.
Suriye’de kriz devam ediyor ve Türkiye dahil bölgesel ve küresel tüm aktörlerin imtihanları da devam ediyor…
Tarih tüm olanları yazacak…
Gelecek nesiller, dört yıl boyunca mazlum Suriyelilerin yanında durmayıp elleri kanlı zalimleri destekleyenleri lânetle anacak…
Kahraman ve mazlum Suriyelileri ve onlara bu zor günlerinde destek olanları ise iftiharla ve şükranla yâd edecek…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.