Theodor’un Romanı nasıl bitecek?
Theodor Herzl’in bundan 120 sene önce hayalini kurduğu ve “Roman fiile geçirilemese bile, fiil romana geçirilir” dediği İsrail, Yahudiler için bir rüyanın gerçek olması anlamına gelirken, Filistinliler ve bölge insanı için bir rüyanın kâbusa dönüşmesi demek oldu. Roman’ın yazarı yazdığı romanın yayınlandığını göremeden 1904 senesinde öldü; romanı hayata geçirmek başkalarına kaldı. Ben Gurion, 14 Mayıs 1948’de İsrail devletinin bağımsızlığını ilan ederken Theodor Herzl’in* portresi altında durmuştu; Siyonizm’in kurucusuna karşı vefa borcunu ödüyordu Gurion…
Baron Hirsch’e, “Siz mükemmel bir para Yahudisisiniz, bense fikir ve mânâ Yahudisiyim” diyen Herzl’in “Arz-ı Mev’ud” (Vaat Edilmiş Toprak) ismini verdiği roman kolay yazılmadı; iki bin yıllık fantazmaların gerçeğe dönüşmesi için dünyayı idare eden pek az zekânın iknâ edilmesi, sonra da Yahudilerin topluca Arz-ı Mev’ud’a göçünü (Aliyah) temin etmek gerekiyordu bunun için. Projesini kitaplaştıran ve Judenstaat ismini veren Herzl 1896’da soluğu İstanbul’da aldı. Yolda istediği morali Bulgar Yahudileri vermişti ona: “Leşana habala biyeruşlaym…” (Gelecek sene Kudüs’te buluşalım) Sultan Abdülhamid’in Herzl’e gönderdiği meşhur cevabı unutmadık değil mi: “Bir karış toprak bile veremem çünkü bana ait değildir, ceddim o toprakları kanla almıştır, milletimindir.” Oysa dönemin milyonerlerinden Sir Samuel Montagu’ya göre Filistin, Türklerin Sultanı’ndan iki milyon altına alınabilirdi; olmadı. Yahudilere ‘toprak’, Osmanlılara ‘para’, İngilizlere ‘10 milyon gönüllü ajan’, Avrupalılara ‘huzur’, Ruslara ‘anarşist yahudilerden kurtuluş’ vaat ediyordu proje!
İnsanlığın gördüğü ilk dünya savaşının sonuna yaklaşmışken beklenen ilk resmi başarı haberi İngiltere’den geldiğinde Theodor çoktan ölmüştü: 2 Kasım 1917’de İngiltere’deki Balfour Hükümeti Baron Rotschild’e yazdığı mektupla Yahudi olmayanların inançlarına ve ibadet hürriyetlerine halel getirmemek kayıt ve şartıyla, Yahudilere, Filistin’de bir Yahudi yurdu tesis etme müsaadesi verdi. Bu İngiliz oyununa da şahit olmanın ıstırabına katlanamayan ve bir vakitler Herzl’e “Yahudiler şimdilik milyarlarını biriktirsinler. Kimbilir, bir gün bu imparatorluk paylaşılırsa, onlar da istediklerini belki de birşey ödemeden elde edebilirler. Fakat ancak kadavramız paylaşılır, canlı vücuttan parça kopartılmasına müsaade etmem” diye haber gönderen Sultan Abdülhamid iki buçuk ay sonra 2 Şubat 1918’de vefat etti.
1897’de ilk defa Siyonist Kongre’yi toplayan, Türkiye’nin dağılmasını ‘arslanın ölmesini bekleyen tilki’ gibi bekleyen, Sultan Abdülhamid’i iknâ ederek Osmanlı ekonomisini kontrol altına almak isteyen ve İstanbul-Paris-Viyana-Kudüs arasında adeta mekik dokuyan Herzl’in cesedi İsrail’e ancak 16 Ağustos 1949’da getirilebildi. Theodor’un sonunu göremediği romanında kanlı bir bölüm açılmıştı artık…
*
Yarın 67 yıldır kanla beslenen İsrail’de genel seçim var. Bu seçimin sonuçları işgalci, Siyonist terör devleti ve barbar İsrail’in geleceği için çok mu önemli? Hayır! Seçimin kazananı veya kaybedeni Filistinliler ve İslam Dünyası için bir anlam ifade ediyor mu? Kesinlikle hayır! Çünkü gelenin gideni aratmadığı ve kuruluşunda ‘kod hatası’ olan “anormal bir devlet” yahut “devletimsi bir aygıt” İsrail.
İsrail siyasetinin yapısını ve Theodor’un romanını ve kanlı mirasını değerlendirmeye yarın da devam edeceğiz…
* Theodor Herzl’in Hatıraları merhum Ergun Göze’nin kaleminden okunabilir. (Boğaziçi Yayınları, 1995)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.