İçimizdeki İsrailliler
Barış Yazıları-7
Barışı inşâ etmek için çatışmada haklı olmanız yetmez, hakkınızı savunacak tüm araçları oluşturmanız, gerekli donanımı kazanmanız ve bunları yerinde ve zamanında kullanmanız gerekir. Günümüz ‘adalet üretmeyen’ uluslararası sisteminde haklı dahi olsanız güçlü olmanız gerekiyor; hakkınızı her mahfilde çok kuvvetli bir şekilde savunmanız icap ediyor.
Filistin meselesi başta olmak üzere Ortadoğu’daki çatışmaların çözümü ve barışın tesisinde, bizim açımızdan bakıldığında, durumumuzun pek de parlak olmadığını kabul etmek lazım. Taraf olduğumuz çatışmalarla ilgili dünya çapında hukuki ve bilimsel araştırmalar, yayınlar, kamuoyu oluşturacak ürünler ortaya koyamadığımız ve güçlü kampanyalar yapamadığımız bir gerçek.
Hâl bölyle olunca da haklı iken haksız duruma düştüğümüz birçok vaka ile karşı karşıya kalıyoruz. Küresel medyaya nüfuz etme kapasitesiniz, uluslararası algıyı yönetme kabiliyetiniz, uluslararası örgütlerde temsil ve hakkı müdafaa etme gücünüz, sivil toplum kuruluşları ve lobilerinizin etkinliği gibi faktörlerin yanısıra, beşeri sermayenizin zenginliği ve kültürden sanata ortaya koyduğunuz ürünlerin sayısı ve kalitesi bile doğrudan iddialarınızı anlatabilme becerinizle ilgili unsurlar.
İSRAİL’İN GÜCÜ
İsrail bu anlamda iddilarını küresel anlamda anlatabilme, kamuoyu oluşturabilme ve istediği gibi görünebilme kabiliyetine sahip tam bir propaganda makinesi. Küresel medyayı sofistike araçlarla manipüle eden, güçlü sivil toplum kuruluşları ile siyasi hedeflerinin araçlarını oluşturan, AIPAC gibi 100 bin üyeli güçlü think-tanklarla ABD siyasetine yön veren, uluslararası hukuku tanımadığı ve her fırsatta çiğnediği halde hukuka büyük yatırımlar yapan anormal bir terör devleti İsrail.
Kamu diplomasisi ve lobicilikte İsrail kadar başarılı ‘devlet’ az vardır. Bu ‘başarı’nın altında İsrailin kuruluşundaki motivasyonun hâlâ çok canlı olması kadar, eğitim, medya, STK, hukuk ve sanat sahalarındaki yatırımların ve çalışmaların çok kuvvetli olması var. Netanyahu’nun onca baskıya rağmen seçimlerden hemen önce Amerikan Kongresi’nde konuşma yapabilmesi ve Obama’ya açık mesajlar verebilmesi bile bu ‘başarı’ıyı anlatmak için yeterli. Hemen hemen aynı nüfusa sahip olmasına rağmen Müslümanların Amerikan Kongresi’nde etkinliği ise yok denecek kadar az. Yahudi kökenli 50’den fazla senatör ve vekil varken Kongre’de, Müslümanların sadece 2 üyesi var. Bundaki temel sebeplerden en önemlisi Yahudi gençler Ivy Leauge denilen en iyi sekiz üniversiteye giderken Müslümanlardaki eğitim seviyesinin nispeten daha düşük olması.
İSRAİL’İ KÖŞEYE SIKIŞTIRMAK
Tüm bu avantajlarına rağmen 67 yıldır zulmü devam eden İsrail’i köşeye sıkıştırmak, her cephede savaşmak ve haksızlığını haykırmak bölge barışını inşâ etmek için yegane yol. İsrail’e karşı boykotun gittikçe genişlemesi, uluslararası kamuoyunda Filistin Devleti lehindeki eğilimin güçlenmesi ve sahada Filistinlilerin İsrail’e karşı kararlı mücadelesi son dönemde İsrail’i zora sokan unsurlar oldu. Bununla birlikte içimizdeki İsraillilerin ihanetiyle de İsrail son dönemde daha da cesaretlendi ve Gazze ve Mescid-i Aksa’ya yönelik saldırılarını artırdı. Bölge barışı için en az İsrail’le mücadele kadar içimizdeki İsraillilerle mücadele de çok mühim onun için…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.