Kadim İslâm Düşmanlığı..
Birinci Haçlı Seferi, 1095 yılında Papa II. Urbanus’nın, doğum yeri olan Fransa’da topladığı Clermont Konsili konuşmasıyla başlar. Sonrası malûm. Milyonlarca insanın kanı akıtılır.. Lâkin ne haçlı seferleri bundan ibarettir, ne de haçlı ruhlu insanlar Batı’nın haçlılarıyla sınırlıdır.
Meselâ biz lafta %99’u Müslüman olan bir ülkeyiz ama en fazla haçlı –iddia ediyorum− bizde var! Ve «Haçlı» ile «Hristiyan» aynı şey değil. Bunu da belirteyim ki, bazı az okuyanlar yine bilgi sahibi olmadan fikir serdetmeye kalkışmasınlar.
Papa Urban, Fransa’dan yola çıkardığı maceraperest «Haçlı» yığınlarına «Dieu le veut!» (Tanrı –böyle− istiyor, Tanrının emri, isteği) diye nara attırıyordu.. Yalandan kim ölmüş? Tanrı kin ve nefretle bigünah insanların kanını dökün mü diyor haşa? Bu haçlı ruhudur.. Ve haçlı ruhu hristiyan ruhu değildir. Öyle saf dindar hristiyanlar vardır ki, karıncayı incitmezler. Oysa haçlılar Kudüs’ü işgal ettiklerinde, Müslüman sayısınca, hattâ çok daha fazla hristiyan ve yahudiyi de yok yere katletmişlerdi.
Aradan yüz yıllar geçti... Bu yılın başında İslâm düşmanı Charlie dergisine saldırıda bulunuldu. Olay sonrasında Papa Francis, umulmadık güzel bir konuşma yapmıştı. "Düşünceyi ifade etmenin bazı sınırları vardır. Özellikle bir insanın inancına hakaret edilmesi ya da alay edilmesi durumunda.." demiş, bununla da yetinmeyip, “Eğer iyi arkadaşım Dr. Gasparri anneme küfrederse bir yumruk yemeyi bekleyebilir. Bu çok normaldir. Kimseyi provoke edemezsiniz. Kimsenin inançlarına hakaret edemezsiniz. Kimsenin inançlarını dalga konusu yapamazsınız..” sözleriyle dünyayı şaşırtmıştı.
İçimizdeki Charlie’cileri de şok etmişti bu sözler ve hayli rahatsız olmuştular.. 7 Ocak saldırısından bu yana tam 3 ay geçti onlardan ziyade bizimkiler tepiniyor..
Türkiye devleti vesayet rejiminden çıkmış, İslâm eksenli, hürriyetleri genişleten olumlu bir rotaya girmeye çalışıyor.. Bunu eski vesayet düzenine çevirmek için her yol mübah! CHP ile Cemaat ittifakı sağlandı ancak yeterli olmadı. Charlie ile yeni bir fırsat yakalanabilirdi o da olmadı.. Türkiye Batı ile terbiye edilebilir miydi? Zaten «Türk hükûmeti IŞİD’e destek veriyor» iddiasında bulunan Batı, bu ilhamı da yerli Charlie’cilerden almamış mıydı?
Çirkin ve saldırgan karikatürlerinin en kötüsü ile saldırı sonrası inadına çıkarılan Charlie nüshasını gazetelerinde ek olarak verdiler. Üstelik iki köşe yazarı da o çirkin karikatürü sansürsüz yayınladı.. Emir büyük yerdendi. H.Ç isimli yazar, «12 kişi köktendinci teröristlerce öldürüldü...» diyor, yayınladıkları karikatürün de Hz. Peygamberimiz (s.a.v) olmadığını iddia ediyordu. Haçlı Seferlerinin fahri komutanı 2. Urban bile bu kadarına şaşar, “hastir lan, bal gibi O’nu çizdi bizim çocuklar” derdi..
Papa Francis, akıllı adam.. Fakat Batı, kaynaklı İslâm düşmanlığı bir türlü dinmiyor. Fransa, 127 yıl önce de Peygamberimize hakâret eden bir piyesi oynatmak istemiş de Cennetmekân 2. Abdülhamid Han, bu rezil piyesin sahnelenmesini men etmiş.
Şimdilerde ise, Batı adına (dün yazdım) The World Weekly dergisi küstahlık yapıyor, «Atatürk’ün Kâbusu» manşetli bir nüsha ile gûya Ak Parti ve Erdoğan’a, gerçekte ise, İslâma saldırıyordu...
Lâik Fransa’da şimdiki durum bizdekinden iyi. Geçtiğimiz Şubat ayının başında Sözcü Gazetesi telaşla bir haber veriyordu. Bir lisemizde (küçük bir kâğıt) afişle öğrencilere cemaatle her gün öğlen namazı kılınacağı duyurulmuş..
Lâiklik elden gidiyor yaygarasının müdavimi gazete bunu okurlarının ödünü koparan bir şekilde biberlendire biberlendire vermişti... (Ballandıra ballandıra diyemiyorum, bunların bal ile en küçük bir ünsiyetleri yok..)
Üstad Mehmet Şevket Eygi, Millî Gazete’deki köşesinde bu konuyu yazmış, «Laik Fransa Avicenna İslâm Lisesi açılmasına izin vermiştir ve şu anda ülkenin bir numaralı lisesidir..» diyordu yazısının bir yerinde.. Türkiye’de bir İslâm Lisesi açılabiliyor mu? 12 Senedir bizimkiler iktidarda ama hálâ açılamıyor!..
İslâm adına ahkâm kesen, kurdukları «paralel yapı» ile illegal işler yaptıkları sabit olmuş bir cemaat da neohaçlılara destek verdi.. Bendeniz buna şaşırmadım. Zira varlık sebebleri olan diyalog fitnesi hakkında bilgim vardı. Bizzat hazırladıkları bir senaryo ile 11 Eylül 2001 de ABD de ikiz kuleleri nükleer bir dip patlaması ile indirenler, kendi cenahlarına islamofobia enjekte etmiş, İslâm dünyasında ise F. G gibi bazı adamları ile diyalog ve benzeri fitne kapıları açarak gerçek İslâm’ı sabote etmeye çalışmıştılar. Hayli başarılı olduklarını itiraf etmeliyiz.
Adamlarından biri, köşesinde «Radikal İslâm panzehirinin (The Cemaat’in) «paralel yapı» adıyla sürek avına tabi tutulmasından bahsediyordu. Bunun türkçesi nedir? Radikal İslâm dedikleri ne? Diyalog ile bozmaya uğraştıkları tek din İslâm..
O Diyalogculuk, panzehir midir yoksa zehrin tá kendisi mi? Ve bir savaş olarak Haçlı Seferlerinin harbî olanı değil, namertçe yapılanı, yaptırılanı değil midir?
Avrupa’da, Asya’da… Türkiye’de ve bütün dünyada… Herkes aklını başına alsın.. Bu rezil saldırılar ve Batı’nın, İslâm’ı Daeş, El Kaide, Boko Haram penceresinden görme, gösterme histerisi artık bitsin. İkiz kuleleri de kendileri indirdi, şu terör örgütlerini de kendileri icad ettiler, dünyayı sersem yerine koymasınlar...
Radikal İslâm diye bir şey yok. Hakiki İslâm var. Ya Ehl-i Sünnet İslâm’a rağbet edersiniz ya da İslâm diye, İslâmın karikatürü bile olmayacak şeylere bakar ahmakça dövünür yahut ürürsünüz..
İt ürür kervan yürürmüş. Fakat ben o ürüyenlere de acıyorum. Onlar için de hidayet diliyorum. Bütün dünya Sünnetullah gereği İslâm’a koşuyor. Onlar istemeseler, kerih görseler de Allah nurunu tamamlayacak. Hidayetle şereflensinler vakit varken..
Biz bunu samimiyetle istiyoruz. İslâm ıstılahında İslâm ile şereflenmemişler için hangi tâbir var? Ehl-i dâvet. O halde dâvet etmeye devam edeceğiz.. Tabi önce dâvetçinin kâmil özelliklerini kazanmak şartıyla.. 22 Mart 2015