Euro Euro dedikleri

Euro Euro dedikleri

Bizde bazı çevreler “Ah bir AB’ye girsek de biz de artık lirayı bırakıp Euro kullansak” diye tatlı hayallere daladursun; milli paralar, AB’ye üye olmuş ülkeler açısından bile, öyle bir çırpıda rafa kaldırılacak bir eski eşya ya da bir an önce kurtulunması gereken bir kötü alışkanlık gibi değerlendirilmiyor.

Bir milletin, kendi parasıyla kurduğu bağ, elbette çok derin, kapsamlı ve köklüdür.

çünkü bir ülkenin parası sadece para değil, aynı zamanda kültürdür, sanattır, edebiyattır, tarihtir, deyimlerdir, deyişlerdir, türkülerdir, mizahtır, ata sözleridir.

Kuşkusuz Euro’ya geçip AB vergi sistemine dahil olmanın ekonomik açıdan da tartışılan birçok yanları vardır.

Bundan dolayıdır ki, AB üyesi ülkeler arasında, Euro konusunda halen tam bir görüş birliği sağlanamadı.

Haliyle her ülkenin Euro kullanmaya bakışı, farklılık arz ediyor.

örneğin, AB’yi kullanma ve ondan maksimum fonlanma konusunda haklı bir üne sahip Yunanistan’ın stratejik oyunlarıyla ve AB’nin kendi ilkelerini çiğnemesi adına AB’ye üye olmayı başarabilmiş Kıbrıs Rum kesimi bugünlerde Euro’ya geçişin 1. yıldönümünü havai fişekler ve şampanyalar eşliğinde kutluyor.

Euro’ya geçiş onlar için bir zafer belli ki!

Dahası Rumlar, Kıbrıs Türklerini Euro hakkında bilgilendirmek için sınır bölgelerinde Türkçe broşürler dağıtıyorlar.

Rum kesimindeki Euro’ların üzerinde Türkçe olarak “Kıbrıs” yazması da hayli ilginç bu arada!

Rumlar bir örnek tabii.

Ve Euro konusunda elbette büyük resmin içinde sadece küçük bir bölgeyi işgal ediyorlar.

AB üyesi Danimarka 2000’de Euro’ya geçiş konusunda referanduma gitti.

Halk “Hayır, Euro’yu istemiyoruz” cevabını verdi ve Danimarka Euro sistemi dışında kaldı.

2003’te de İsveç halkı referandumda Euro’ya hayır dedi.

Her iki ülkenin halkı da Euro’ya ve dolayısıyla da AB vergi sistemine dahil olmanın kendilerine birtakım dezavantajlar getireceğine inanıyor.

Malum, bir diğer İskandinav ülkesi olan Norveç, AB’nin sadece Euro’sunu değil, kendisini de toptan reddediyor ve üyelik yolunda yapılan tüm davetleri geri çeviriyor.

İngiltere de AB’nin başat ülkelerinden biri olmasına rağmen Euro’ya geçmeyenlerden.

İngilizler her şeyden önce tarihi ve kültürel nedenlerle Sterlin’den vaz geçemeyeceklerini söylüyorlar.

Ortalama bir İngiliz için, İngiltere’de Sterlinsiz bir alışverişi düşünmek mümkün değil.

Bazılarınızın aklına “Acaba AB’nin en büyük ülkesi olan ve Euro’ya geçen Almanya’da durum nasıl?” sorusu gelebilir.

Dün okuduğum bir haber, Euro kullanımının Almanya’da da öyle pek kolay gitmediğini ortaya koydu.

Stern dergisi tarafından yapılan bir araştırmaya göre, Alman halkının yüzde 34’ü, Mark’ı madeni para ve banknot olarak hâlâ saklıyormuş.

Kolay değil tabii; bir anda kirli elbiseyi bir kenara fırlatır gibi milli paranı ortadan kaldırmak.

Almanya’nın Mark’ı bırakıp Euro’ya geçişinin ekonomi üzerindeki etkileri de halen tartışılıyor Almanya’da.

Mark’ın Alman ekonomisinin itici gücü olduğu, Euro’ya geçişin Alman ekonomisini dünya üçüncülüğünden beşinciliğine ittiği vs bir çok ekonomist tarafından dile getiriliyor.

Evet, ortak para birimine geçmek birçok yönleriyle tartışılıyor Avrupa’da.

Birçok ekonomist, ekonomileri aynı olmayan ülkelerin aynı para birimine geçmesinin hiçbir rasyonalitesi olmadığını belirterek “örneğin İtalya ekonomisiyle İsveç ekonomisinin aynı karakterde olduğunu kim söyleyebilir? AB’ye üye olmak başka bir şey, aynı para politikasını bütün ülkelerde uygulamaya kalkmak ise daha başka bir şey” diyorlar.

Aslında tarihsel açıdan da son derece ilginç bir durumla karşı karşıyayız:

çünkü tarihte “ayrı” ekonomilere “aynı” para biriminin uygulandığı bir döneme ilk defa tanıklık ediyoruz!

Ancak para tartışmaları yapılırken, AB içinde birçokları bizim gözardı etmek istediğimiz bir gerçeği ısrarla öne çıkarıyorlar:

“AB ekonomik olmaktan çok siyasi bir birlikteliktir. Ortak para birimine geçiş de, ekonomik olmaktan çok siyasi bir projedir. Eğer işin bu yönünü göz önüne almaz da, meseleyi ekonomik eksene oturtmaya çalışırsak, haliyle ihtilaflar çoğalır, birliğimiz güç kaybeder.”

Görüyorsunuz; bizim burada gözünü AB bürümüş çevrelerimiz “Ah bir kapağı atsak da…” türünden rüyalar görüp, rüyaların lezzetini bozacağına inandığı her tartışmayı da hasır altı etmeye çalışırken, elalem her şeyi inceden inceye tartışıyor, ölçüyor, biçiyor.

Bizim rüya saydığımız bazı şeyleri de “Al Euro’nu al, koy kendi kasana” diyerek reddediyor.

Hem de AB üyesi olduğu halde!..


münaşaka

İstanbul’da yeni yılda LCD ekranlı, güvenlik kameralı, doğalgaz ve hibrit sistemli, her koltuğunda emniyet kemeri bulunan lüks İETT otobüsleri devreye girecekmiş.

Ne yapılırsa yapılsın;

Yine de birilerine cip’ten daha konforlu geleceğini sanmam.


sözünözü

Bir şeyi bulunmadığı yerde aramak, onu aramamak demektir.

(Mevlana)

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi