Artık Çamur Atmak İz Bırakmamalı
Bir an için ben de “ağzının ayarı olmayan birisi” gibi hareket etmeye kalksam ve fütursuzca, sözlerimin bana yüklediği mesuliyeti hiç de düşünmeden konuşmaya başlasam, Meral Akşener hakkında söylenen sözlere karşı aklımdan geçenleri bir bütün olarak belki dile getiremeyebilirdim ama sanırım ahlak sınırlarını aşmış, aynaya baktığında gördüğü yüzden utanması gereken bir zihin sahibi hakkında söylenebilecek olanlar yine de sınırlı olurdu.
Dikkat etmesi gerekenlerin her ne pahasına olursa olsun belli bir amaca kilitlenerek söz söylemeye başladığı ve sözün manası hakkında “vak’a-yı adiyedenmiş” gibi konuşması, geldiğimiz ve içinden geçtiğimiz sürecin ne denli şahsiyet zaafı oluşturduğunun farkına varılması açısından önemli olduğunu düşünüyorum.
Toplum önünde olan, sevilen-sayılan ve şahsiyetinin ciddiliği ile varlığı bütünleşmiş bir kadın hakkında düşüncesizce söz söylemek hiç ama hiç prim yapmaz artık. Hakkında konuştuğunuz kadın, hakkında söylediğiniz sözlerdeki kelimelere bile yabancı olan bir kadındır.
Türk milleti, sağduyu sahibidir. Hangi fazilet kime yakışır, hangi rezilet kime aittir? Bunun farkına varabilecek kadar sağduyu ve irfan sahibidir bizim insanımız. Nitekim çok açık olarak görüldü ki, bu türlü sözler artık sözün hedef aldığı kişilere değil, sözü söyleyenlere, sözün sahiplerine ait hale geliyor. Çamur, attığınız kişide değil, sizde iz bırakıyor. Her ne sebeple olursa olsun çamur atmaktan, bel altı çalışarak maçı kazanmak düşüncesinden vazgeçin. Sizi haklı kılan şey, başkalarının eksiklikleri, hataları, suçları, günahları olmasın! Siz, savunduğunuz değerlerle, sahip olduğunuz ilkelerle, hak ve hakkaniyet ve adalet üzere olan hareketlerinizle, millete veya çevrenize yaptığınız hizmetlerle, çalışkanlığınızla haklı olun. Başkalarında olmayan faziletlerinizle haklı olun. Sizi başkalarının kötü oluşu iyi kılmaz.
Bugüne kadar ortaya atılmış hiçbir kasete bakmadım, hiçbir ses kaydını dinlemedim. Özel hayatın dokunulmazlığı ilkesi ve başkalarının hayatlarına müdahale etmenin ahlaki olmadığı konusundaki kesin hüküm her birimizin sadakatle bağlı olması gereken ilkeler olmalı.
Bir davaya hizmet etmek isterken, davanın büyüklüğü oranında sözlerimizin ve davranışlarımızın mesuliyeti de artar. Bu mesuliyete uygun hareket edilmediği zaman bundan en büyük zararı, hizmet etmek istediğimiz dava görür.
Toplumların ne derece medeni bir seviyede oluşları, o toplumda kullanılan dil ile anlaşılabilir. Dil, insanın iç dünyasını, şahsiyetini ele verir. Bir insanı tanımak istiyorsanız onu konuşturun. Mevlana dili, tencere kapağına benzetir. Kapağın çıkardığı sesten tencerenin içindeki yemeğin pişmiş olup olmadığını, ne çeşit bir yemek olduğunu anlarsınız. İnsan da öyledir. İnsanın da çıkardığı sesten, kullandığı kavramlardan, konuşurken yüzünde beliren mimiklerden nasıl bir insan olduğu anlaşılabilir.
Seçimlere çok az zaman kaldı. Bu zaman içerisinde başta liderler olmak üzere basın, basın aracılığıyla yazan konuşan herkese çok büyük görevler düşüyor. Çünkü millet olarak hangi medeni ve demokrat bir seviyede oluşumuzun en büyük göstergesi seçim dönemlerinde yaşanan olaylardır.
Tarihte her olay biriciktir ve tarihte hiçbir olay zorunlulukla olup bitmez. Tarih, bir imkânlar alanıdır. Bu alanda hiçbir olay, olmazsa olmaz bir nitelik ile adlandırılamaz. Çünkü olduğundan başka türlü de olabilir. Bunun için seçimleri ölüm kalım meselesi yapmak, tarihin ruhuna aykırıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.