Mısır darbe mahkemesinin verdiği idam kararları darbe destekçilerini henüz uyandırmışa benzemiyor. Kararların içeriğini ve idama mahkûm edilenlerin hüviyetlerini tartışmaya bile gerek yok; her yönüyle ‘darbe mahsulü’ olduğu besbelli olan kararlar normal bir hukuk düzeninde skandal olarak nitelendirilebilirdi. Ancak Mısır’da her boyutuyla inceden inceye planlanmış bir darbe ve darbe süreci sözkonusu. Yani son idam kararları, bölgeyi dizayn etmek, statükoyu korumak ve istedikleri gibi şekillendirmek isteyen odakların sahneledikleri yeni bir ‘kaos’un ön hazırlığı… 

Kararlara verilen tepkiler bile bunun işareti… 

ABD dışişleri bakanlığı, idam kararlarından dolayı ‘derinden kaygı’ duyduklarını açıkladı; BM ise verilen kararlardan dolayı ‘ciddi bir endişe’ içinde olduğunu ifade eden bir beyanat yayınladı dün.  

İslam Dünyası’ndan, uluslararası örgütlerden, Arap ülkelerinden henüz çıt yok! 

Hâl böyle olduğu için, Türkiye’deki hürriyet ortamından tepe tepe istifade eden ‘çok satan bir gazete’, cumartesi günü, Mursi’ye verilen idam kararını internet sitesine taşırken Mursi’nin aldığı % 52 oyu öne çıkartarak Erdoğan’a gönderme yaptı.  

Dün biri paralel diğer dikey iki derin gazeteden birisi Mursi’ye ‘diktatör’ sıfatını yakıştırırken diğeri ‘eski lider’ demeyi tercih etti; ne de olsa onlar için “zaman darbe zamanı!” 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Davutoğlu, kabineden bir çok bakan, bazı siyasi parti mensupları ve sivil toplum kuruluşları darbecilerin aldıkları kararlara aynı gün ve oldukça yerinde ve dozunda tepki gösterdiler. Bu isabetli duruşlar hiç şüphesiz tarihe geçti, kaydedildi. 

Hafta sonu Türkiye’nin bir çok noktasında darbe yönetiminin kararlarını protesto eden eylemler gerçekleştirildi. Bu gösteriler, gerek koordinasyon zayıflığından gerekse bazı siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarının ortak iş yapabilme ve bu insani eylemi politize edememe kabiliyetinden mahrum oldukları için olması gerektiği gibi güçlü olamadı maalesef! 

Önümüzdeki günlerde benzer protesto gösterileri yine yapılacaktır, yapılmalıdır. “Bunların ne faydası olacak?” diyenler de yok değil ancak her bir darbe karşıtı eylem, meşruiyet bilincini daha da güçlendirdiği gibi Mısır’daki mazlumlara moral, zalimlere korku veriyor; bu unutulmamalı. 

Ancak burada mühim olan eylemlerin ve darbe karşıtı duruşun süreklilik kazanması. 

Mısır’daki darbenin tutunmaması Türkiye’nin ve bölgenin geleceği için çok önemli; bunda şüphe yok. Lâkin tepkisel eylemler geçici ve cılız olursa her defasında darbe yönetimi atacağı yeni adımlarda daha da cesur hareket edecektir. Darbe yönetimine ve destekçilerine geri adım attıracak yegane yol, eylemlerin ve mücadelenin medyadan hukuka, siyasetten sivil topluma çok boyutlu, sürekli ve uzun vadeli planlanması ve bu şekilde uygulanması… 

Bu keyfiyet temin edildiği takdirde, sürekli reaksiyon gösteren darbe karşıtları değil, darbeciler olacaktır. Diama tepki gösterecek olan meşruiyet yanlıları değil darbe sevdalıları olacaktır. 

İdam kararlarına karşı düzenlenen gösterilerin ve yapılan açıklamaların uzun soluklu, küresel ve etkin bir mücadeleye dönüşmesi sonuç almak için şart.  

Aksi takdirde tepki göstermeye ama sonuç alamamaya devam edeceğiz demektir