Genel  seçimlere 19 gün kaldı… Dün HDP binalarında gerçekleşen iki patlama, önümüzdeki günlerin nelere gebe olduğunu göstermesi bakımından endişe verici işaretler. 

Suriye’de muhalif güçlerin Esed rejimine ağır kayıplar verdirerek ilerlemesi, Irak’ta merkezi hükümetin mezhepçi uygulamalarına devam etmesi, Yemen’de Husi terörünün engellenememesi, Mısır’daki darbecilerin sınır tanımayan vahşi uygulamalarının durdurulamaması ve İran etkisi ile DAEŞ terörü arasında sıkışan bölgedeki tek ‘istikrar adası’ Türkiye’nin seçime doğru karıştırılmak istenmesi ihtimalden uzak değil. 

Etrafı âdeta bir ‘ateş çemberi’ ile sarılan Türkiye’nin kaosa sürüklenmesi, bölgeyi dizayn etmek isteyen küresel aktörlerin yıllardan beri ulaşmak istedikleri esas hedeflerinden birisi. 

Bu gayelerine ulaşmak için son on üç yılda birçok şeyi kullandılar bu odaklar; şimdi de zaten oldukça gergin olan siyasi atmosferin kamplaştırıcı özelliğinden faydalanarak yeni çatışmalar üretmek isteyebilirler. 

8 Haziran sabahına kadar her kesimin tam tayakkuz hâlinde olması şart onun için...   

TEK SESLİ MUHALEFET

Ak Parti’nin 13 yıldır iktidarda olması ve özellikle son Gezi ve 17-25 Aralık süreçlerinin, Suriye meselesinin, Çözüm Süreci’nin ve 6-7 Ekim olaylarının muhalefet partileri tarafından sadece hükümeti yıpratmak için kullanılması son iki seçimde seçmen kitlesinin yüzde elliden fazlasının Erdoğan liderliğindeki Ak Parti’de toplanmasına vesile oldu.

Seçmen, bu hadiselerin Türkiye’yi sürüklediği uçurumu çok açık gördü çünkü…

13 yıllık iktidarın ve güç temerküzünün elbette yozlaştırıcı yanları, yıpranan tarafları ve hataları da olabilir. Bunlar kesinlikle ihmal edilmemesi, cesaretle sorgulanması ve fakat fırsatçı niyetlerle istismar edilmemesi gereken hususlar… 

Bu süreçte gelişen yukarıda saydığım hadiselerin Türkiye’de meşruiyeti, milli iradeyi zayıflatmaya ve vesayetçi anlayışı güçlendirmeye yönelik tertipler olduğu şüphe götürmeyecek kadar açık artık.    

Bu kadar açık bir hakikati görmeye, âdeta birer ‘trojan virüsü’ gibi siyasi ve sosyal bünyeyi felç eden ve milli güvenliği tehdit eden Paralel Yapı ve PKK terör örgütü engel olabiliyor. Bu sayede bugün muhalefet, tek ses halinde aynı safta ve aynı cephede Ak Parti hükümetini ve Erdoğan liderliğini zayıflatmak için hemen herşeyi göze alarak çırpınıyor. 

KARANLIK ODAKLARA GÜN DOĞDU!   

Ak Parti hükümetini ve Erdoğan’ı Türkiye’nin başında istemeyen sadece içerdeki muhalefet değil elbette. Bu muhalif cepheye Esed ve Sisi başta olmak üzere bölgesel güç olmak için açıkça mezhepçi bir politika izleyen İran ve adım adım Filistin işgalinin şiddetini artıran İsrail’i ve bir süredir gözardı ettiğimiz Gezi olaylarını Türkiye aleyhine bir kampanyaya dönüştürmek isteyen bazı Batı ülkelerini ekleyebiliriz. 

Tek sesli muhalefetin ve vesayet peşinde sınır tanımayan Paralel İhanet Çetesi’nin alışık olmadığımız metotlarla oluşturduğu ‘kaygan ve gergin zemin’den en çok da Türkiye muhalifi bu ‘dış cephe’ istifade etmek isteyecektir.

Tam da bunun için 7 Haziran’a doğru ‘alarm seviyesi’ni en yüksek seviyede tutmakta fayda var…