‘Büyük Oyunu Göremedik!’
Dün sürmanşetten yansıttığımız “Doğu-Güneydoğu raporu” ile Ankara temsilcimiz Fatih Akkaya’nın bu konuyu içeren analizi umarım dikkatinizden kaçmamıştır.
Zira AK Parti gönüllüsü, dindar bir grubun hazırladığı söz konusu rapor, ülkemizin birliği, bütünlüğü, istikrarı; milletimizin kardeşliği ve geleceği açısından hayati önem taşıyor.
Dikkatlice incelendiği vakit son bir haftada gerçekleşen olaylar bile o raporun doğruluğunu kanıtlar nitelikte.
Biz son birkaç yıldır henüz testi kırılmadan, iş işten geçmeden bedel ödeme pahasına gerçekleri yazdık.
Önceki gün Diyarbakır ve Şanlıurfa’dan o raporu hazırlayan kardeşlerimiz aradı. Tespit ve hassasiyetlerimize katıldıklarını ve maalesef bizim haklı çıktığımızı söylediler.
Ama yine maalesef Öcalan, HDP ve Kandil paradigmasını yeteri kadar anlatamadık.
Daha “terör örgütü” demeye başlamadan, “Çözüm karşıtı mısınız? Barış istemiyor musunuz?” eleştirileriyle karşılaştık.
Eleştirilere aldırış etmeyip, haksızlıklar karşısında dilsiz şeytan olmamak için gerçekleri söyleyince de bin bir türlü susturma girişimleri ve engelle karşı karşıya kaldık.
Kraldan çok kralcı kesilen, dalkavuklukta üstlerine olmayan, gözlerini para ve rant hırsı bürümüş çevrelerin hedefi haline geldik.
Hamaseti menfaate tahvil eden o istismarcıların, sinsi tuzaklarıyla karşılaştık.
Hoş her şeyin bir bedeli var. Doğruların ise bedeli hiçbir şeyle ölçülemeyecek kadar ağır ve değerli.
Sağ olsun okuyucularımız ve aziz milletimiz neyin ne olduğunun bilincinde. Rüzgara kapılmayanın, savrulmayanın, kendini ucuza satmayanın farkında. Onların terazisi o kadar hassas ki; günlerdir Vahdet anlayışını ve ilkeli du
ruşumuzu tebrik etmek isteyenlerden gelen telefonlar susmak bilmiyor.
Önceki gün, bu okuyucularımızdan biri diyor ki; “AK Parti bölgeye çok önemli yatırımlar yaptı. Lakin seçim öncesi Siirt Aydınlık Caddesi’nde bizzat şahit oldum. Belediye caddeye mega vizyonlar kurdu ve orada bütün hizmetlerin PKK sayesinde yapıldığı anlatıldı. Sonuçlardan benim anladığım ise hizmetleri AK Parti yaptı, PKK’nın siyasi uzantısı HDP sahiplendi.”
Bir başka okuyucumuz, “Seçimden bu tarafa yemekten içmekten kesildik. Bu oylar HDP’nin hak ettiği oylar değildi. Biz etle tırnak gibiydik. Açılım süreci bizi bu hale getirdi. Siyonistlerin fitnesine alet olduk. Büyük oyunu göremedik. Yakınlarım bile HDP’ye şu ya da bu şekilde oy verdi. Kahrolmamak elde değil” diyor.
Tabii okuyucularımızın muhafazakar medyaya da ciddi eleştirileri var.
Daha birkaç ay öncesine kadar toz pembe bir tablo çizip “bahar” manşetleri atmıştı refiklerimiz…
Şimdi ortalığı kasıp kavuran buz gibi bir zemheri ile karşı karşıyayız.
Dün Mehmet Doğan Üstadımızın bahsettiği gibi…
Tirajları yerlerde sürünen goygoycu basın bu süreçte çok kötü bir sınav verdi.
Şimdi hallerini görüyorsunuz…
Dün ak dediklerine bugün kara diyorlar.
Yarın ne diyeceklerini kestirmek güç…
Peki sonuç?
Atı alan Üsküdar’ı geçti diyebilir miyiz?
Zinhar…
Türkiye’nin 5 bin yıllık kadim bir devlet geleneği var. Milletimiz, derin vicdanı ile sağduyusunu hala muhafaza ediyor.
Halkın verdiği mesaj iyi algılanıp yanlışlar yapılmaz ise yeni bir restorasyon süreciyle kritik dönemeç atlatılabilir.
Hem Müslüman coğrafyasında hem de İslam’ın son kalesi olan Türkiye’de birliğe, bütünlüğe ve kardeşliğe her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Kendi göbeğimizi kendimiz kesmek zorundayız.
Seçim kampanyasında sık sık “Biz vahdet hareketiyiz” diyen Başbakan Ahmet Davutoğlu ve kurmaylarının halkın verdiği mesajı en iyi şekilde değerlendireceğine inanıyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.