HDP İstiyor MHP İstemiyor
Toplumlar bir günde değişmezler. Devrim yoluyla tarihi hızlandırmak mümkünse de bunun ne büyük acılara neden olduğu ortada. Doğru olan siyasi düzenle toplumun aynı anda ve beraber değişmesidir. Bu hem sosyal sarsıntıların önüne geçer hem de toplumda derin yarılmalara fırsat vermez.
Arap baharı toplumu bir anda değiştirme projesiydi. Asırlar içinde kazanılan gelenekler, alışkanlıklar bir gecede değiştirilmek istendi. Her devrim acılıdır, kargosunda büyük trajedilerle gelir. Bu defa da öyle oldu, Suriye’yi değiştirelim derken bütün bir Suriye kan gölüne döndü.
Son gelişmeler Ortadoğu’da bütün taşların yerinden oynayacağını, altüst oluşun Suriye ile sınırlı kalmayacağını gösteriyor. Hedefteki ülkelerden biri de Türkiye... Çünkü Suriye’deki her toplumsal yapılanmanın Türkiye’de uzantıları var. Fay hatları sınırımızda bitmiyor.
Kuzey Suriye’de oluşturulan PYD/PKK faşist yapılanmasının ana hedefi Birleşik Kürdistan’ın Suriye ayağını oluşturmak. Esad zayıflatılınca tetikte bekleyen örgütlere gün doğdu, herkes Suriye’nin mirasını paylaşmakla meşgul. Bugün ortaya çıkan tablo, Türkiye’nin milli varlığını, bütünlüğünü tehdit eden bir tablodur.
Bu durumda yapılması gereken ülke menfaatlerini en iyi koruyacak, milli ve manevi hassasiyetleri önde bir hükümet oluşturmaktır. MHP aylardır iktidarın dikkatini Suriye’ye çekmeye çalışıyordu. Mevcut politikanın beklenmeyen sonuçlar verebileceğini söylüyordu. 7 Haziran seçimlerinde toplum hiç bir partiye tek başına iktidar imkanı vermedi. Tablo bir koalisyonu zorunlu kılıyor. Bu durumda MHP’nin yapması gereken koalisyonun içinde bulunarak şikayet ettiği politikaların revize edilmesini sağlamaktı. Hem şikayet edip hem sorumluluk almamak siyaset değildir. Ülke millet meselelerini her şeyin üzerinde tutmak bunu gerektirir. Tehdit vatanın bütünlüğünü hedef alıyorsa görevden kaçılmaz. Ama MHP görevden kaçtı, Bahçeli milletin kendilerine ana muhalefet görevi verdiğini söyleyerek koalisyona girmeyeceğini söyledi. Bir anlamda memleket nereye giderse gitsin, ne haliniz varsa görün dedi. Bunun milliyetçilikle bağdaşık bir yanı yok.
Liderlik kumaşı kritik süreçlerde belli olur. Bazen bir hamle oyunun bütün planını bozar, herkes kartlarını yeniden karmak zorunda kalır. Seyirci koltuğuna oturup bazen alkış bazen yuh çekmek hiç bir şeyi değiştirmez. Partiler ülke yönetmek için vardır. Yönetme iddiası olmayanın siyaset yapmasına da gerek yoktur. Hiç bir şey yapmadan ne iktidar olunur, ne ülkeye hizmet edilir, ne de milliyetçilik yapılır. İktidarı HDP istiyor ama MHP istemiyor, sonra da avazı çıktığı kadar bağırarak şikayet ediyor. Sorumluluktan kaçanın şikayete hakkı var mıdır? MHP’nin yaptığı milliyetçilik, milletinden yana olmak değil, dostlar alışverişte görsün taktiğidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.