727 Gün Sonra Bereket’siz Darbe
Sonunda korkulan oldu ve pazartesi günü Mısır’ın kalbinde bombalar patladı ve Kahire, son çeyrek asrın en üst düzey suikastine sahne oldu. Belli ki yönetmenler kadroda bazı değişiklikler yapacak ve en kalabalık Arap ülkesindeki kaosu derinleştirerek bölgesel dizayn çalışmalarında vites büyütecek...
Cuma günü Fransa, Tunus ve Kuveyt’te gerçekleşen terör saldırılarından iki gün sonra Kahire’de Başsavcı Hişam Bereket’in (1950-2015) ölümüyle sonuçlanan bombalı eylem, darbe yönetimi tarafından ‘adalet’in paçavraya dönüştürüldüğü ve sivil alanın daraltılıp sosyal gerilimin tavan yaptırıldığı Mısır’da yeni sayfalar açmak için bir milat olabilir. Ancak bu ‘yeni sayfa’nın normalleşme yönünde olmayacağını hemen belirtelim; yeni sayfa, İhvan üzerindeki baskının daha da arttığı, darbecilerin vahşet sınırlarını zorlayacağı ama darbe yönetiminin de her gün daha çok köşeye sıkışacağı bir sayfa olacak gibi görünüyor.
Mısır dışişleri bakanlığından saldırı sonrası yapılan açıklama, eylemin, küresel terörün bir uzantısı olduğu ve Mısır’a terörle mücadelesinde daha çok destek verilmesi gerektiği yönünde idi. Bu açıklama, darbe yönetiminin saldırıyı ‘darbeye destek’ devşirmek için bir fırsat olarak kullanmaya çalışacağı anlamına geliyor.
Bereket’in ölümüyle sonuçlanan bombalı saldırı, 16 Mayıs’ta Sina’da (El-Ariş) gerçekleşen ve 3 hâkimin ölümüyle sonuçlanan saldırının devamı niteliğinde. Ancak Kahire’de gerçekleşen bu suikastin etkisi Sina’dakine benzemez; bazı taşları yerinden oynatabilir...
Dün (30 Haziran) yapılması planlanan Mursi’nin görevden uzaklaştırılmasının yıldönümü kutlamalarını iptal eden darbe yönetimi, bombalı saldırı sonrası Müslüman Kardeşler’i suçlamakta gecikmedi ve eylemin “İhvan’ın kanlı tarihinin devamı” olduğunu iddia etti. İki yıldır her türlü tahrike maruz kalmasına rağmen şiddete bulaşmayan ve silahlı mücadeleyi onaylamayan İhvan ise süratle saldırıyı kınadı ve bu ‘derin suikast’in darbe yönetiminin sorumluluğunda olduğunu açıkladı.
Mısırlılar bu filmi geçmişte çok gördüler. İki yılda 40 bini aşkın kişinin tutuklanması, binlerce kişinin öldürülmesi darbe yönetiminin tutunmasına yetmedi ve İhvan’ın mahalle teşkilatlarına varıncaya kadar hapse atılması Sisi’yi tatmin etmedi anlaşılan. Toplu gösterilerin yerini toplu tutuklamalara bıraktığı Mısır’da, toplu katliam ve toplu idam kararları bu tür bombalamalar devam edecek ve Mısır her geçen gün şiddet sarmalına ve kaosa daha çok mahkûm edilecek…
3 Temmuz 2013 darbesinin üzerinden 727 gün geçti ve cuma günü, kanlı darbe ikinci senesini doldurmuş olacak. Darbenin bilançosu Mısır’da öfkeyi büyütmek için yeter de artar bile. Ama radikalizmin ve terörün esir aldığı bir Mısır, sadece çıkış yolu kalmayan darbecilere yarar.
Darbeden bir hafta sonra yemin edip başsavcı olan, 14 Ağustos 2013’te 10 saat içinde 1500 kişinin ölümüyle sonuçlanan Rabia ve Nahda katliamlarında silahlı kuvvetlere operasyon için ‘yeşil ışık’ yakan, “Hapishaneler Baskını” davasını yöneterek Mursi ve üst düzey İhvan yöneticileri hakkında idam isteyen, darbe karşıtı 150 civarında tutuklunun sağlık sebeplerinden dolayı nakil taleplerini reddederek ölümlerine sebep olan, iki yıllık görev süresine 40 bini aşkın tutuklamayı sığdıran nâm-ı diğer ‘askerin savcısı’ Hişam Bereket, darbenin ikinci yıldönümünü göremeden öldü.
Kahire’deki ‘derin eylem’le ‘başsavcısı’nı kurban veren darbe yönetimi ve küresel müttefikleri, bunu fırsat bilip darbe karşıtlarına yönelik operasyonların şiddetini artıracaktır. Bu şiddet arttıkça yeni kurbanlar vermeye devam edecek olan ‘küresel darbe ittifakı’, kredisi gün geçtikçe tükenen Sisi’yi çoktan gözden çıkarmış bile olabilir...
Önümüzdeki günler Mısır’da yeni sürprizlere gebe...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.