Küresel medya sistemi gerçekleri değil, daha çok finanse edilmiş ‘yalanlar’ı yaymak ve istenilen algıyı oluşturmak üzere kurgulanmış. Neyin gerçek neyin yalan, neyin önemli neyin önemsiz, kimin zâlim kimin masum olduğuna da maalesef güçlüler karar veriyor; gücün medyası da bu yalanları uluslararası kamuoyuna servis ediyor. Aynı odaklar, gerçekleri itibarsızlaştırıyor, tersyüz ediyor; doğruların üzerini örtüyor, haklıları ve hakikatleri marjinalleştiriyor sürekli. 

Efkâr-ı umûmiye, kan gibi. Bu kanın mahiyetine göre hadiseler cereyan ediyor. İşte küresel medya, kana sürekli mikroplar enjekte ederek uluslararası kamuoyunu manipüle ediyor; istediği gibi düşünmeye ve hareket etmeye zorluyor. 

Bu durumdan en ziyade mağdur olan dünya İslam Dünyası. 

Afganistan’dan Libya’ya, Suriye’den Yemen’e, Doğu Türkistan’dan Darfur’a çatışmaların, işgallerin ve insan hakları ihlallerinin odağındaki Müslüman coğrafyada olan bitenleri doğru ve etkin bir şekilde yansıtacak ‘medya gücü’, toplumların röntgenini çekecek ‘düşünce gücü’ ve eldeki bilgileri analiz edecek ‘akademik güç’ henüz yeterli seviyede değil İslam Dünyası’nda. 

TERÖR HAVADA MI KARADA MI?

Her gün DAEŞ’in vahşi infazlarını servis eden küresel medya, ABD’nin 2004’ten beri Pakistan, Yemen ve Somali’de gerçekleştirdiği beş yüz casus uçak saldırısını hiç gündem yapmadı. 

Aynı medya, bu saldırıların elli tanesinin Bush döneminde dörtyüz ellisinin ise Obama döneminde yapıldığını anlatmadı. 

Hemen her gün küresel terör haritaları hazırlayıp korku imparatorluğuna taze kurbanlar sunan uluslararası medya, ABD’nin en az on bir ülkedeki (Afganistan, Cibuti, Etiyopya, Nijer, Filipinler, Katar, Kuveyt, Suudi Arabistan, Seyşeller, Birleşik Arap Emirlikleri ve Yemen) casus uçak üslerinin haritasını hiç yayınlamadı!  

Terör şebekesi karada değil havada kuruluyor bir süredir... Bugün karadakileri konuşuyoruz, ama çok yakında havadakiler tarafından hedef olabileceğiz! RAND Corporation’ın 2014 yılı raporuna göre yirmi üç ülke silahlı casus uçak geliştirdi, yetmişten fazla ülke ise farklı sınıflarda casus uçaklara çoktan sahip oldu. ABD, İsrail ve İngiltere silahlı casus uçak kullanabilen ülkeler; İran hakkında da casus uçak sahibi olduğu ve bazı operasyonlar yap tığına dair çeşitli iddialar var. 2013 yılında yedi Avrupa ülkesi önümüzdeki on yıl içinde ‘Avrupa casus uçağı’ geliştirmek için bir ‘casus uçak kulübü’ bile kurdular. 

İşin kötüsü, casus uçak teknolojisindeki bu hızlı gelişme, çok yakında kontrolsüz güçlerin eline bu uçakların geçmesinin ve kanlı katliamların vukubulmasının da habercisi… 

DEVASA BÜTÇE 

Teal Group Corporation’un tahminlerine göre, casus uçak piyasası önümüzdeki on yıl içinde iki kat gelişecek ve bugün 6,4 milyar dolar iken 11,5 milyar dolar olacak. Pentagon sadece 2016 yılı için casus uçak bütçesini 2,9 milyar dolar öngörüyor. 2024 yılına kadar mevcut piyasanın % 86’sı askeri geri kalanı ticari teknoloji haline gelecek. Yani dünyayı gelecek on yılda barış ve uzlaşma değil, daha çok savaş ve çatışma bekliyor…

Küresel medya, bizi karadaki küçük ve edilgen f/aktörlerin vahşetiyle oyalarken, havada insanlığı kıyamete sürükleyecek büyüklükteki etkin terör şebekesinin aktörlerinden hiç bahsetmiyor!  

İslam Dünyası, kendi ‘medya gücü’nü oluşturana kadar da bu gerçekleri daha az konuşacağız maalesef… Çünkü finanse edilmiş yalanlar her yeri kuşatmış durumda!