“Yemen, Âh Yemen!”
500 bin şehit verdiğimiz Yemen’i ezkazâ kulağımıza acıklı bir ‘Yemen Türküsü’ çalınmazsa hatırlayamayacak durumdayız artık. Gazetelerde iki satır da olsa Yemen haberi görmek neredeyse imkânsız hale geldi. Stratejik kurumların sadece tarihi bağlarımız sebebiyle değil, uluslararası ticaret akışının ve bölge jeopolitiğinin en önemli mevkilerinden birisi olduğu için bile bilhassa Yemen’in nabzını anlık tutmaları ve Türkiye’nin ve bölge insanının menfaatlerine göre strateji geliştirmeleri lazım ama bunun da olduğundan şüpheliyim. Çünkü içerdeki ve yakın çevremizdeki dertler ve mevcut askeri, teknolojik, ekonomik kapasitemiz ve beşerî sermayemiz, kafamızı kaldırıp etrafımıza bakmamıza mani şu anda maalesef…
Üzerinde derin derin düşünmemiz ve tedbir almamız gereken konu burası…
Yıllarca iç savaşlar ve diktatör rejimlerin tasallutu altında ezilen Yemen, 2011’de yakılan devrim ateşinin bölgesel ve küresel aktörler eliyle söndürülüp yeni ve dehşetli bir çatışma ortamına sürüklenmesiyle ucu henüz görülmeyen bir korku tüneline girmiş durumda. Krizin insani boyutlarına daha önce buradan defalarca dikkat çekmeye çalıştım ve Yemen’in gün be gün Suriyeleştiğini yazdım. Dünkü yazımda da dikkat çektiğim üzere tarihinin en büyük insani felaketini yaşayan Yemen şimdi de Husi terörüne karşı Suudi Arabistan öncülüğünde oluşturulan, Türkiye’nin de lojistik destek kararı aldığı koalisyonun kara operasyonuna sahne olmaya hazırlanıyor. Husileri bölgeden atmak ve başkent Sana’yı kurtarmak için bir süredir kuzeyden ve güneyden kapsamlı bir kara harekâtı için yığınak yapılıyor.
Görünenlerin, yazılıp çizilenlerin aksine krizin görünmeyen yüzünü okumaya çalışmakta ve ‘geleceğin Yemen’ini kurmak isteyen odakların planlarını deşifre etmekte fayda var.
Husilerin ülkede terör estirip Yemen’in tüm alt yapı tesislerini, elektirik santrallerini, otelleri ve su depoları gibi halkın hayatını doğrudan etkileyen yerleri tahrip etmeleri, buna mukabil koalisyon güçlerinin Husileri etkisiz kılmak adına gerçekleştirdiği bombardımanlar esnasında sivil halkın zarar görmesi ve her geçen gün sivil can kayıplarının artması, temel insani gereksinimlerin karşılanmaması sebebiyle bulaşıcı hastalıkların yayılması ve ölümlere sebep olması krizin dikkat çekici yönleri...
CEVAPLANMASI GEREKEN SORULAR
Yakından tanıdığımız ‘sinsi bir el’, bazen Husileri bazen de koalisyon güçlerini kullanarak ve manipüle ederek bölgeyi dizayn edecek bir operasyonu yürütüyor olabilir mi?
Önce İran destekli Husilerin ilerlemesine göz yuman, sonra da Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçleri marifetiyle havadan ve şimdi de karadan Husileri bölgeden çıkarmaya yönelik girişimi destekleyen ABD ve İngiltere’nin bölgenin geleceği ile ilgili planı nedir?
Koalisyonun oluşurulmasıyla ve en stratejik noktalara Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) kökenli kişilerin yerleştirilmesiyle bölgeden ‘görünüşte’ çekilen İngiltere’nin İran’la ilişkisi ve Yemen’le ilgili planları nelerdir?
Yılda ortalama 33 bin geminin geçiş yaptığı ve 2 trilyon dolara yakın ticari hacim değeri olan, dünyanın petrol ticaretindeki en önemli (petrol ticaretinin % 26’sı bıradan yapılıyor) geçiş noktalarından olan 32 km’lik Babü’l-Mendeb Boğazı’nın kontrolü için ne tür küresel pazarlıklar dönmektedir?
Bu sorulara cevaplar bulundukça Yemen krizindeki aktörlerin motivasyonları ve krizin nereye evrileceği hakkında fikir yürütülebilir.
Şu sıralar bölgede oyun kuramadığımız belli ama hiç olmazsa dönen dolapları anlama, okuma ve değerlendirme yapmak için gayret edebiliriz…
Yoksa daha çok acıklı Yemen türküleri yakar, daha çok ağlarız hâlimize!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.