İslamofobik Terör
Teröre karşı etkili bir duruş sergilemek ve şehitleri anmak için düzenlenen bir mitingde Kur’an okunmasından ve dua edilmesinden daha tabii ve daha isabetli ne olabilir?
Okunmazsa hata olur!
Bir zamanlar Türkiye, İslam karşıtlığının ana vatanı idi. Onun için İslamofobi hâlâ toplumsal bir hastalık bizde. Bu hastalık sebebiyle, bırakın İslam karşıtı kesimleri, bazı muhafazakâr patron ve siyasetçiler bile ezan, Kurân, sakal, çarşaf, başörtüsü, cihad, şeriat deyince ‘öcü’ görmüş gibi kaçarlar. Çünkü muhafazakârlıkları sosyal statülerini ve ekonomik menfaatlerini muhafaza etmeye odaklıdır sadece!
Pazar günkü Teröre Karşı Tek Ses mitingi Kur’an tilaveti ve duayla başladı. Çok da iyi oldu. Biz her ne kadar besmeleli, Kur’ân tilavetli, dualı açılışlara çok alışık olmasak da herhangi bir İslam ülkesinde bırakın şehitleri anma mitingini, normal bir toplantının bile başka türlü bir açılışına rastlamak pek mümkün olmaz.
İslam adına her şeyi tekellerine almayı hedefleyen ve İslam’ı ‘kamusal alan’dan uzak tutmayı hayatlarının gayesi bilen, kendi milletine yabancılaşmış hastalıklı güruhlar Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açılışlarda “Yâ Allah, Bismillah!” demesinden, İslam ülkelerindeki toplantılara ‘besmele-hamdele’ ile başlayıp selam vermesinden bile rahatsız oldular. Büyük projelerin temel atma merasimlerinde Diyanet İşleri Başkanı’nın dua etmesini hiç hazmedemediler. Çanakkale şehitlerini anma merasiminde siyasetin, askeri ve sivil bürokrasinin hep birlikte el açıp dua etmesini bir türlü kabullenemediler...
Aslında tüm bu uygulamalar siyasetin İslam karşıtlığına âlet edildiği veya dinin siyasete alet edildiği anormal zamanlardan kurtulduğumuz ve normalleştiğimiz bir dönemin başladığının işaretiydi.
O anormal günlere dönmek isteyen ve İslamofobik dönemlerden nemalanan kesimlerin şehitler için okunan Kur’an’dan ve yapılan dualardan huzursuz olmaları, Kur’an’ın ve duanın etkisini ve gücünü çok iyi bilmelerinden kaynaklanıyor. Kur’an’dan rahatsız olmak hem şeytani bir kin hem de derin ve manevi bir hastalık alameti! Bazı ‘zaman ayarlı’ gazeteci-yazarların bu hastalıkları depreşmiş olmalı ki onlar da pazar günkü mitingde okunan Kur’ân’dan ve meydanı süsleyen bayrağımızdan rahatsız olmuşlar!
Bırakalım kin ve nefretleri içinde boğulsunlar! Kur’an’dan rahatsız olmak, zaten bir insan için bela olarak yeter!
İSLAM KARŞITI RETORİK
Geçen hafta ABD’nin Teksas eylaletine bağlı Irving şehrinde yaşayan ve MacArthur lisesine giden 14 yaşındaki Müslüman öğrenci Ahmed Muhammed’in evinde yaptığı bir saati öğretmenine göstermek istemesi üzerine gözaltına alındığı haberi sadece ABD’de değil tüm dünyada yankılandı. Başkan Obama, twitter üzerinden Ahmed’e sempatik mesajlar verip, İslam karşıtlığının açık mağduru olan Ahmed’i Beyaz Saray’a davet etse de kendi döneminde İslam Dünyası’na yönelik politikaların ve özellikle son yıllarda DAEŞ’i besleyen yaklaşımlarının bu sonucun birinci müsebbibi olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Cumhuriyetçilerin şahin söylemleri nasıl ABD politikasının gerçek yüzünü yansıtmıyorsa Demokratların ılımlı yaklaşımları da ABD’nin İslam karşıtı politikalarının üstünü örtemiyor. Obama döneminde yaşadıklarımız Bush dönemini aratmayacak vehamette! İslam Dünyası’nın son yıllarda iç travmalarla meşgul olması ve İslam karşıtlığını izale edecek etkili formüller bulamaması her DAEŞ infazına yeni bir 11 Eylül etkisi bahşediyor! Bu konjonktürde seçime giden ABD’de Cumhuriyetçi başkan adaylarından Ben Carson’un “Müslüman başkan istemiyoruz” çıkışı gelecek yıllar için tehlikeli bir tırmanışın işareti… Takip edeceğiz…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.