Büyük toplumsal inkılaplar ve dünya düzenini değiştiren, tarihi kırılmalara sebep olan sıra dışı tahavvülât birkaç senede gerçekleşmez. Bazen bir nesil, bazen birkaç nesil bu devrimlerin şâhidi, fâili veya kurbanı olur. Son yıllarda şâhit olduğumuz, hatta bir bakıma merkezinde bulunduğumuz devâsa ‘çalkantı’, muhtelif açılardan olumsuz gibi görünse de, insanlık tarihinin zevâl-kemâl sarkacında, kemâle doğru bir seyrin başlayacağının habercisi. Zira yaşadığımız hâlden daha kötüsünü tahayyül etmek çok zor!   

1 Kasım seçimlerine 20 gün kala Türkiye’nin başkentinde patlatılan karanlık bombalar bu ‘terakki seyri’ni geciktirmek isteyen ve bunun için “inadına terör” diyenlerin marifeti.

KASET VE BOMBA SİYASETİ! 

Bölgede statükoya teslim olmak istemeyen ve yüz sene sonra tarihi ve kültürel bağları bulunan toplumlarla birlikte tarih sahnesine geri dönme ve merkezi ve etkin bir aktör olma hamleleri yapan Türkiye’nin siyasetini dizayn etmek, karar alıcıları dizginlemek, millî mefkûreyi ve millet ve ülke bütünlüğünü zayıflatmak Afro-Avrasya’nın merkezini kontrol etmek isteyen küresel güçlerin öncelikli gündemi bugün. 

Onun için geçmişte şahit olduğumuz kaset ve bomba siyaseti yeniden yürürlükte. Terör örgütleri medyadan sivil topluma tüm destek kollarıyla birlikte aktif hale getirildi. 

İslam Dünyası’nı teslim almak, dizginlemek ve yüzyıldır Müslüman toplumların mahkûm edildiği ekonomik gerilik, siyasi bağımlılık, kültürel bunalım ve totaliter ve otoriter yönetimlerin devam etmesi için bu dünyanın omurgası olan Kahire-İstanbul-İslamabad eksenini istikrarsızlaştırma ve itibarsızlaştırma siyaseti terör, darbe ve çatışma yöntemleri kullanılarak icra ediliyor.  

OYUNU BOZACAK FORMÜL 

Bu kirli küresel tertip icra edilirken sosyo-kültürel fay hatları alabildiğine gerilip îtikadi kanallar mezhep, meşrep ve etnik farklılıklar üzerinden mümkün olduğunca toplumsal ayrışmaları derinleştirilecek şekilde tahrip ediliyor.

DAEŞ, Paralel Yapı ve PKK terör örgütleri ayrı ayrı bu amaca hizmet etmek için tüm kadrolarıyla ve küresel istihbarat teşkilatlarıyla müşterek hareket ediyorlar. 

Arap ülkelerindeki karşı devrim hareketleri, Mısır darbesi, Suriye ve Yemen’de devrimi zehirleyecek girişimler ve nihayet Türkiye’de seçilmiş Cumhurbaşkanı ve hükümetleri yıpratmaya yönelik demokrasi dışı teşebbüsler ve terör saldırıları hep bu büyük oyunun parçaları. 

Bu oyunu bozmanın yegane yolu topluma tevhid dili ile birlikte vahdet şuurunu hakim kılmaktan geçiyor.

Dünkü kanlı bombalı terör saldırıları bu dil ve şuura vurulan ağır bir darbe oldu. 

İtidal-i dem ve kararlılıkla ayağa kalkıp kenetlenmekten başka çaremiz yok.