Nobel Onların Olsun…
Ne bugüne kadar hayatını kaybeden yüz binler ne Bodrum sahiline vuran Aylan bebek ne DAEŞ ne de Esed’in varil bombaları uyandırabildi Avrupa’yı! Ne vakit Suriyeli sığınmacılar Avrupa kapılarına dayandı, o zaman ateş bacayı sardı. Yıllardır bizim bile kendimizi kabul ettirip hizaya getiremediğimiz Avrupa hükümetlerini çaresiz Suriyeli sığınmacılar hizaya getirdi. Yoksa içten ve dıştan kuşatmaya aldıkları, Türkiye’ye diz çöktürmek için terör örgütlerine bile destek verdikleri bir dönemde Türkiye’yi yol ederler miydi hiç? Hele kritik bir seçim öncesi Angela Merkel’in Türkiye’ye gelip mülteci krizinin çözümü için Türkiye’den yardım istemesi hiç mümkün olabilir miydi? Ülkesine ve milletine yabancı, ara aydınlar toplanıp “gelme!” diye mektup yazsa da, “geliyorsun bari şunları da söyle!” diye yalvarsa da Şansölye seçimlere 15 gün kala soluğu İstanbul’da aldı ve gelmeden hemen önce, şahsen AB üyeliğine karşı olduğu Türkiye için güzellemelerde bile bulundu.
Bu kritik ziyareti engellemeye yahut etkisizleştirmeye çalışan ‘şebeke’ye inat Türkiye, Avrupa’nın Türkiye’yi dışladığı konuları (Schengen’e giriş, AB’ye tam üyelik sürecinin hızlanması), bugünkü krizin esas sebebi olan Suriye meselesindeki tutumlarını ve Türkiye’nin güvenliğini tehlikeye atan (DAEŞ ve PYD’yi ayrı tutmak ve PYD’ye silah desteğinde bulunmak gibi) politikalarını hiç şüphesiz Merkel’in önüne koyacak ve Avrupa’ya anladığı dilden taleplerini ve ikazlarını iletecektir.
Dün Almanya Başbakan Yardımcısı Sigmar Gabriel ve Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier tarafından kaleme alınan mülteci krizi ile ilgili Avrupa’nın geldiği noktayı özetleyen önemli bir değerlendirme Sabah Gazetesi’nde yayınlandı.
“Türkiye anahtar ülke” başlıklı yazıda şu üç soru çerçevesinde bir muhasebe yapıldığı görülüyor: “Savaş ve şiddet tehdidi altındaki insanlara ne borçluyuz? Neyi ne ölçüde kaldırabiliriz? Dayanma gücümüzün sınırları nerede?”
Angela Merkel’i apar topar İstanbul’a getiren de işte bu sorular karşısında gerçekle yüzleşmek zorunda kalan Avrupa’nın ‘alarm’ durumu.
Sınırlarını jiletli-dikenli tellerle kapatan, Akdeniz’den bir kurtuluş yolu arayan binlerce mültecinin ölümüne seyirci kalan ve ‘nitelikli’ sığınmacı peşinde koşan Avrupa hükümetleri, gelecek kış aylarında Balkanlar ve göç güzegâhında binlerce insanın hayatını kaybetme riskini kaldırabilecek güce sahip değil.
Avrupa hükümetlerinin ‘insani kaygılarla’ olmasa bile ‘tehdit algılaması’ sebebiyle mülteci sorununu çözmek zorunda kalmaları Suriye krizinin geleceğini de etkileyecek önemde olmakla birlikte Türkiye’nin tezlerini ve bugüne kadar bu konudaki yaklaşımını bir kez daha haklı çıkartan bir gelişme.
Avrupa ülkelerinin önümüzdeki dönemde, mülteci sorununu daha da büyüten Rusya ve İran’a Suriye krizini derinleştiren politikalarından geri adım atmaları için baskıyı artırmaları ve Ukrayna meselesi sebebiyle geçen seneden beri devam eden ve Rusya’ya 40 milyar dolara mal olan yaptırımların daha da sıkılaşacağını tahmin etmek güç değil.
Avrupa ektiğini biçiyor. Mısır’da darbeyi ve darbe yönetimini destekleyen, Suriye’de Esed rejiminin ve Irak, Suriye ve Yemen’de İran’ın mezhepçi ve şiddeti körükleyen politikasına ses çıkarmayan, PKK ve PYD terör örgütlerinin Türkiye’ye karşı operasyonlarına gizli-açık arka çıkan, Akdeniz’in ‘ölüm denizi’ olmasına sebep olacak politikalar izleyen Avrupa, bugün, kapısına gelen ‘tehdit’le baş etmek için kapımızda…
Suriyeliler sadece İslam Dünyası’nı uyandırmakla kalmıyorlar, Avrupa’ya ve tüm insanlığa ayna oluyorlar. Aynaya bakan kendi içler acısı hâlini görüyor. Çok şükür Türkiye, ‘Suriyeliler aynası’na gönül huzuruyla bakıyor…
Bu satırları yazdığım sırada Davutoğlu-Merkel görüşmesi yeni bitmişti ve basın toplantısından, anlaşmanın büyük oranda sağlandığının ve Avrupa ile ilişkilerde yeni bir dönemin başladığının işaretlerini almak mümkündü.
1 Kasım virajı dönüldükten sonra Suriye’nin geleceği ve geleceğin Suriyesi için daha cesur ve proaktif adımlar da atacaktır Türkiye…
Nobel onların olsun, Suriyelilerin duası bize yeter!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.