Garip bir ülkede yaşıyoruz. Dinle ilgisi zayıf ya da kopuk olanlar inananların nasıl inanmaları gerektiğini tespite kalkışıyorlar. Benim inancımı bana bırakmıyor, ille de “Benim çizdiğim çerçevede inanacaksın” tavrı sergiliyorlar. Sana ne benim inancımdan? Nasıl inanacağımdan,nasıl düşüneceğimden? Bayramımı nasıl ve isimle kutlayacağımdan hangi isimle kutlayacağımdan sana ne? Sen git kendi işine bak, kendi inancını yaşa.. Ben de kendi inancımı.

İnancı gereği ve gücü nispetinde Ramazan ayını oruç ve çeşitli ibadetlerle geçirmeye dikkat edenlerin hakkı olan Bayram’ın adını da Ramazanla ilgileri ya olmayan ya da çok zayıf nokta bulunanlar, Ramazan boyunca içtikleri sigaranın dumanını karşılarındaki oruçlunun yüzüne karşı üflemeyi çağdaşlık ve ilericilik sananların belirlemeye çalışıyor olması çağdaş dünyada sadece bize has bir garabet örneği olsa gerektir.

Yok efendim Ramazan Bayramı değil, Şeker Bayramı imiş. Tam bir saçmalama örneği. Ne demek Şeker Bayramı? Bayramda insanlara şeker ve çikolata ikram edildiği için mi adı Şeker Bayramı olacak? Peki Kurban Bayramı’nda şeker ve çikolata ikram edilmiyor mu? Kaldı ki şeker ve çikolata ikramı sadece bayramlara has bir davranış biçimi midir? Evinize gelen misafirlere şeker ya da çikolata ikram etmek için ille de Bayramları mı beklemek gerekiyor?

Hemen belirteyim ki Ramazan Bayramı’nın adını Şeker Bayramına çevirmek isteyen zihniyet ile yavrularımızı başları kapalı diye üniversite kapılandan çeviren aynı zihniyettir. Bu zihniyetin din konusunda hazımsızlığı vardır. Açıkça dine karşı olduklarını söyleyemedikleri için birtakım saptırmaları insanımızın hayatına hakim kılmaya çalışıyorlar.

İşlerine geldiği zaman kalp temizliğini öne çıkarırlar, işlerine geldiği zaman dış görünüşü bir takım iddialarının gerekçesi yaparlar. Kendileri için dini emirlerin yerine getirilmesi pek önemli değildir. Çünkü onların kalbi temizdir!. Sanki kalplerini deterjanla yıkıyorlar. Ama yeri geldiğinde karşılarına gelen kızlarımızın dış görünüşü onlara göre laiklik için önemli bir tehdit oluşturuyor. Kısacası tam bir fırdöndü gibi hareket ediyorlar. Gerek dini gerek din dışı tüm kurallar bu beylerin kontrolü ve denetimi altında sanki.

Yeter artık!.. Böyle saçmalıkların geride kalması gerekiyor. İnsanların kalbine hükmetme sevdası ile çağdaşlık bir arada bulunamaz. Bulunduracaklarını sananlar bilsinler ki çağdışı kalmışlardır. Yobazdırlar. Gericidirler. Dini hayattan dışlamak gerektiğini savunanların inananların bayramlarının adına müdahale etmeye kalkışmaları gerçek ilkelliktir.

*

Allah’a binlerce şükürler olsun Ramazan ayını Allah’a karşı kulluk görevimizi ifa etmeye çalışarak geride bıraktık. Allah tüm inananların ibadetlerini makbul saysın, rahmetini, merhametini esirgemesin.

Ancak, hemen özellikle genç kardeşlerim için ifade edeyim ki ibadetler de gençlikte çok daha güzel. Yaşlılıkla birlikte ortaya çıkan birtakım rahatsızlıklar insanları zaman zaman ibadetlerin ifasında zorlayabiliyor. Bir şeker ya da yüksek tansiyon hastalığı Ramazan da oruçluyu zorlayabiliyor ve insan da bundan üzüntü duyuyor. Ramazan öncesi bazı rahatsızlıklarım sebebiyle korkularım vardı. Ama, Ramazan boyunca Allah öyle bir kolaylık verdi ki sonuna nasıl geldiğimin farkına bile varmadım. Bunun için ne kadar şükretsem azdır..

Bu duygularla tüm inananların Ramazan Bayramını tebrik ediyor, nice Ramazanlara kavuşmak dileği ve Bayramın hemen ardından kavuşmak umuduyla tüm okuyucularıma sevgi ve saygı sunuyorum.