Suriye ve Irak’ta çatışmalar durmadan terör bitmez
Artık terörün kaynağının İslam ülkelerinde oluşturulan otorite boşluğu olduğunu gelişmeleri dikkatlice inceleyen herkes görüyor olmalı. Nerede terör örgütleri zemin bulmuş ise sebebi o ülkelerde özellikle ABD ve koalisyon ortağı sömürgeci güçlerin müdahalesi ile oluşmuş otorite boşluğudur. Çünkü otorite boşluğu terör örgütlerinin geliştiği zeminler haline gelmiştir. Diyebiliriz ki, sömürgeci güçler önce terör örgütlerine zemin hazırlamış ardından da o örgütlere bir takım destekler vererek doğrudan ya da dolaylı bir şekilde bu örgütlerin kendilerine hizmet etmesini sağlamışlarıdır. Böyle olunca da bölgemizdeki terör örgütlerinin etkisiz hale getirilmesinin ilk şartı istikrarsızlaştırılmış İslam ülkelerinin istikrara kavuşması/kavuşturulması gerekiyor. Irak, Afganistan, Libya ve Suriye gibi ülkelerin bugünkü çatışma ortamına nasıl sürüklendiği hatırlanacak olursa, başını ABD’nin çektiği sömürgecilerin bu ülkelere insan hakları, özgürlük ve demokrasi getirmek gibi iddialarla müdahaleleri yol açtığı görülecektir. Böyle olunca da hangi gerekçeyle olursa olsun ülkelerin iç işlerine her türlü dış müdahale bırakın özgürlük getirmeyi söz konusu ülkelerde can güvenliğini bile yok ettiğini gösteriyor. Bu bakımdan özellikle İslam dünyasının Batıya karşı yüksek sesle, “Yeter artık. Gölge etmeyin başka ihsan istemiyoruz” diye haykırması, bunu yapmasına yardımcı olabileceklerle ittifak oluşturmak gerekiyor. Özellikle çeşitli sebeplerle bazı ülkeler arasında ortaya çıkmış/çıkartılmış düşmanlıkların yeniden gözden geçirilmesi şart görünüyor.
Özellikle ABD’nin ve koalisyon ortaklarının İslam dünyasına demokrasi ve özgürlük getirme iddialarının sömürüyü esas alan gerçek niyetlerini gizlemenin kılıfı olduğunu görmek gerekiyor. Bu tespit yapıldıktan sonra özellikle ABD ile Müslüman ülke yöneticilerinin ilişkilerine sınır getirmelerinin şart olduğu görülür. Sadece, ABD’nin 10 binlerce kilometre uzaktan bölgemizi yeniden dizayn etme hakkının olmadığının hatırlanması gerekiyor. Bu noktada sömürgecilerin bölgeden sökülüp atılması, bu mümkün değilse etkilerinin azaltılması için öncelikli olarak İslam dünyasının kenetlenmesi şarttır. Bunun bazılarının ileri sürdüğü gibi imkânsız olduğunu düşünmüyorum. Eğer İslam ülkeleri arasında birbirlerine karşı geçmişe dayanan bir takım bazı olumsuz düşünce ve yargılar oluşmuş ise bunun sebebinin İslam ülkelerini bölüp parçalayarak sömürmeyi hedeflemiş ülkeler ve bu ülkelerin istihbarat örgütleri olduğunu görmek çok zor değildir.
Bu köşede sıkça verdiğim Almanya’nın sadece İkinci Dünya Savaşında çevresine verdiği yıkım ve can kaybının üzerinde daha 7 sene geçmeden o ülkelerle Çelik Birliğini, ardından Avrupa Ekonomik Topluluğu’nu ve bunu da bir süre sonra Avrupa Birliği’ne dönüştürülebildiğini hatırlamak yeter. Buna bir de İslam ülkeleri arasında geçmişe dönük böylesine bir kan davasının olmadığını eklediğimizde bölgemizin ve İslam dünyasının özellikle sömürü ve terör belasından kurtuluşunun yolu ülkelerimizden sömürgecileri atmaktan, bu olmazsa etkilerini azaltmaktan geçtiğini görmek gerekiyor. Bu tespit yapıldıktan sonra özellikle Türkiye, Irak, İran ve Suriye’nin çıkarlarını korumak adına bile olsa aralarındaki sorunları diplomatik yollardan çözmeleri imkânsız değildir. Bu köşede birkaç kez, bazı medya organlarının ısrarlı bir şekilde Rusya’nın Suriye’de ne işi olduğu sorusunu gündeme getirdiklerini, ısrarlı bir şekilde İran aleyhine kampanya yürüttüklerini ama bir türlü ABD’nin bölgemizde ne işi olduğunu sormadıklarına dikkat çekmiştim. Ülkeler komşularını kendileri belirlemediğine göre mümkün olduğunca komşularımızla iyi ilişkiler kurmak, ülkelerimize ve bölgemize bir takım sömürgecilerin müdahale etmesini engellemeleri gerekiyor. Bu yapılmadığı sürece son yıllarda sadece Irak ve Suriye’de sayıları milyonlarla ifade edilen insan kaybının daha da artarak devam etmesini engellemek mümkün olmayacaktır. Buna hiçbir gerekçe ile hiçbir ülke yöneticisinin hakkı yoktur. Kısacası, terörden ve terör örgütlerinin yaptıklarından birinci derecede sorumlular bölge ülkelerinde otorite boşluğunu bilerek oluşturanlardır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.