ABD ırkçılık üzerine kurulu
ABD’de iki siyahın polis tarafından öldürülmesinin ardından başlayan olaylar bir anda dünyanın gündemine oturdu. Sanki, ırkçılık birden bire ortaya çıkmış gibi bir görüntü veriliyor. Halbuki, ABD’nin kuruluş öncesi ve sonrası yıllar hatırlanacak olursa, bu kıtaya Avrupa’dan giden beyaz adamlar bir yanda Amerika’nın yerlisi Kızılderililere soykırım uygulamış, verimli arazilerden sürülerek kuytu köşelere hapsedilmiş, öbür yandan ele geçirdikleri geniş arazilerde çalıştıracak insan ihtiyacını Afrika’dan köle tüccarlarının gemilere yükleyerek getirdikleri insanlarla karşılamışlardır. Yani bugün dünya üzerinde insan hakları, özgürlük gibi kavramların patenti ellerindeymiş gibi sunanların geçmişi hatırlandığında ABD’nin temelinde Afrikalı insanların alın teri olduğunu, insandan bile sayılmadıklarını unutmamak gerekiyor. Amerika’da siyahlar yakın zamanlara kadar insandan sayılmıyor, siyahların beyazlarla aynı okulda okumaları, aynı lokantada yemek yemeleri bile mümkün değildi. Hatta, bazı lokantaların kapılarında, ”Buraya siyahlar ile köpekler giremez” yazısının bulunduğu düşünüldüğünde bugün ortaya çıkan tepkilerin sadece iki siyahın beyaz polisler tarafından öldürülmesi ile izah etmek eksik olur. Bugün siyahlar sokaklara dökülmüş, tepkisini sert bir şekilde ortaya koyuyorlarsa, yılların birikiminin patlaması olarak nitelendirme gerekir. Aksi yaklaşım olayların gerçek sorumlularını gizlemek, ezilen insanların üzerine suç yıkılmaya çalışılmış olur.
Bu noktada ABD’nin başında bir siyahın yani Obama’nın bulunmasının da siyahlara karşı duyulan tepki ve onları insandan saymayan anlayışın ortadan kalkmasında bir katkısı olmadığını, ABD’de iş başında kim bulunura bulunsun derin devlete hâkim olanların yaklaşımı hâlâ siyahları köle olarak görmeyi sürdürdüklerini gösteriyor… Bir bakıma son yılların modası olan devleti yönetenlerin ne dedikleri, renklerinin ne olduğu siyahlara bakışı değiştirmiyor. ABD derin devleti bir yandan yeryüzünde demokrasi, insan hakları ve özgürlüklerin savunucu görünürken o hakkı kendi vatandaşlarına çok gördüğünü söylemek yanlış olmaz.
Hâlâ siyahlar ABD’nin büyük şehirlerinde bir kenara atılmış, sıkıştırılmış, kısacası gettolaştırılmış vaziyettedir. Bu bakımdan ABD’nin dünya üzerinde belirleyiciliğinin sürmesi demek dünya üzerinde hak ve özgürlerin yerleşememesi anlamına geliyor. Çünkü kendi siyah vatandaşlarına bu hakları çok görenler, sadece beyazların hak ve özgürlüklerinin olduğunu, siyah renklilerin ise hâlâ kendileri gibi insan olduğunu, onların da aynı haklara sahip olduğunu düşünemiyorlar ve kabul edemiyorlar. Öyle anlaşılıyor ki, bu ırkçı ve ayrımcı yaklaşım beyaz Amerikalıların genlerine işlemiş vaziyette. Obama’nın Başkan olduğu bir ülkede hâlâ Obama ile aynı renklere sahip insanlar itilip, kakılıyor, öldürülüyor, insandan sayılmıyorsa Obama’nın seçilmesinin dünyayı kandırmaktan öte bir anlam ifade etmediğini söylemek mümkündür.
Bu arada iki siyahın polisler tarafından öldürülmesinin ardından siyahların meydana inmesi ve bu arada 5 polisin öldürülmesinin faturası da tek taraflı olarak siyahlara kesilmiş durumda. Siyahlara yönelik polis saldırıları son olarak iki siyahın öldürülmesinden de ibaret değildir. Yıllardan beri polisler siyah zanlı ve şüphelilere peşin olarak suçlu muamelesi yapmakta, böyle olunca da siyahlara tehlikeli birer vahşiye bakar gibi davranmaktadırlar. Kısacası, siyahların cezası mahkemeye gitmeden polisler tarafından verilmektedir. Yani, son olayları sadece iki siyahın polis tarafından öldürülmesine gösterilen tepki olarak sunmak gerçek suçluları gizlemek anlamına gelecektir. Siyahların ayaklanması aslında başta beyaz Amerikalılara daha sonrada tüm dünyaya insan olduklarını haykırma ve gösterme mücadelesidir.
Sonuç olarak denebilir ki, bugün nasıl bir askeri güce sahip olursa olsun hâlâ Amerikalı beyaz adamlar kendilerini efendi, siyahları köle olarak görmektedirler. Bu zihniyetin değişmesinin sanıldığı kadar kolay olmadığını da yaşanan olaylar gösteriyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.