ABD elini çeksin bölgemizde terör son bulur
Sıkça ABD’yi gündeme getirişim bazılarına göre gereksiz tekrar gibi görünebilir. Ancak, ABD bölgemizdeki tüm terör örgütlerinin kuruluşuna ve ayakta kalmasına destek veren ülke olunca her türlü terörün arkasında ABD’yi aramak yanlış olmayacaktır. ABD bazı terör örgütlerine devlet sözü, bazılarına askeri eğitim ve silah vererek örgütlere moral veriyorlar. Bu arada, belli kaynaklardan akıtılan maddi destek de zamanla önemli bir kitle için terör geçim kaynağı haline geliyor/getiriliyor. Kısacası, bölgemizdeki tüm terör olaylarından doğrudan ya da dolaylı bir şekilde başta ABD olmak üzere diğer Batılı ülkeler ile NATO’yu sorumlu tutmak yanlış olmayacaktır. Bunun sonucu olarak üst akıl denildiğinde ABD ve Haçlı ittifakının kastedildiğini, elbette bu ittifakın arkasında da Siyonizm’in olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu bakımdan Türkiye 30 yıldan beri terörle mücadele ediliyorsa bunun sebebi pek çok ülke ile aynı zamanda mücadele veriyor oluşudur. Yoksa bir terör örgütüne güç yetiremiyor olmasından değil. Böylesine geniş bir cepheye karşı mücadele verirken bir takım içeriden çıkan işbirlikçiler ve hainler de söz konusu olunca bitmek bilmeyen bir terörle mücadele ortaya çıkıyor.
Bunları söylerken kendi yanlışlarımızın da gözden geçirilmesi, özelliklede terör örgütünün içeriden bir takım destekler bulmasında uzun yıllardan beri sürdürülen yanlış politikaların rolünü de görmezden gelmek doğru olmaz. Gelinen noktada bir yandan terör örgütleri ve arkalarındaki ülkelerle mücadele edilirken terörün zemin bulmasına katkı veren geçmiş yılların bir takım ihmal ve yanlışlarının da ele alınarak giderilmesi gerekiyor. Ancak, Türkiye olarak biz ne yaparsak yapalım ABD ve ortaklarının niyetlerinde bir değişiklik olmayacağını, onlar için nihai hedefin küçültülmüş bir Türkiye olduğunu unutmamak lazım. Eğer böyle olmasaydı gazetelerde, “Bin 300 muhalifi Amerika öldürdü” ya da, “ABD eğitimli IŞİD komutanı” veya “Üst akıl yeniden Kobani’de” gibi haberler yer alır mıydı Bu arada, Suriye’ye yönelik operasyon daha başlamadan YPG’nin Fırat’ın doğusuna çekilmesi gerektiği Türkiye tarafından ısrarlı bir şekilde dile getirildi. Suriye operasyonunun birinci hedefinin IŞİD olduğu ancak, YPG Türkiye’nin istediği noktaya çekilmediği takdirde vurulacağı ABD’ye iletildi. Aradan bunca zaman geçmiş olmasına rağmen PYD Fırat’ın doğusuna çekilmiş değil ki, Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, “ABD’ye ‘Çekilmezse PYG’yi de temizleriz’ mesajı verilecek” deme ihtiyacı duyuyor. Yani sadece bu açıklama bile ABD’nin samimiyetsiz tavrını ortaya koyuyor.
Bu noktada Halep Askeri Meclisi eski Başkanı Abdulcebbar Ageydi’nin, “Amerika ile ittifak halinde olduğumuz iki yıl boyunca operasyon bilgilerini IŞİD’e aktardı. Verilen vaatler tutulmadığı için bin 300 muhalif öldü” sözlerini aktarmak sanıyorum ihanetin boyutunu göstermeye yetecektir. Yine ABD ile ilgili bir başka haberde ise Amerika’nın özel olarak eğittiği Tacikistanlı Gulmurod Halimov’un terör örgütü IŞİD’in Irak’taki operasyonlarından sorumlu üst düzey yetkili olarak atandığı bilgisi de üst akıl denen ABD’nin bölgemizdeki ikiyüzlü tavrına bir başka örnektir. Bir yandan IŞİD’i büyük tehlike olarak gördüklerini söylüyorlar ama bunca zamandır ciddi bir mücadele vermiyorlar, öbür yandan da eğittikleri insanları IŞİD saflarında meydana sürüyorlar. Bu noktada son bir habere daha dikkatinizi çekmek istiyorum. Washington Post gazetesinde yer alan haberde aynen şöyle deniyor:
“2013’ten beri ilk kez DAEŞ’in NATO ile sınırı yok. Türk ordusu örgütün dünyaya erişen noktasını kesti.”
Bu haber dikkatli bir şekilde incelendiğinde NATO’nun da IŞİD’e destek verdiğini anlamak zor değildir. Bu bakımdan terör deyince destekçilerini ABD, AB, NATO ve Haçlı ittifakı diye sıralıyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.