Suriye’nin hâkimi ABD ile Rusya imiş gibi aralarında 12 saat görüşerek bir hafta ateşkes ilan ettiklerini açıkladılar. Ateşkes kararının alınmasında ne Suriye yönetiminin ne de Türkiye ve İran’ın bir katkısı ve dahli yoktu. Böyle olunca da Rusya ve ABD’nin aldığı ateşkes kararı doğru dürüst uygulanmadı/uygulanamadı. Sanırsınız ki Suriye yönetimi ülkesi ile ilgili kararlar konusunda Rusya’ya vekâlet vermiş gibi bir görüntü ortaya çıkıyor. Bu görüntüyü Suriye’nin Rusya’nın kanatları altına sığınmışlığı şeklinde de ifade etmek mümkün. Aynı konuda elbette Türkiye’nin de konumunun ele alınması gerekir. Aslında Suriye’de ateşkes ilan ediliyordu ama IŞİD’e yönelik saldırılar için bir sınırlandırma söz konusu değildi. Yani, Suriye’de çatışan taraflar IŞİD’e yönelik saldırılarını sürdürebilirlerdi. Bu arada, ateşkes sadece PYD’yi korumaya yönelik olduğu görüntüsü de ortaya çıktı. Kısacası, ilan edilen ateşkes bir aldatmacadan ibaretti. Böyle olunca da Suriye yönetimi de ateşkes süresince saldırılarını sıklıkla tekrarladı. Bu arada ABD hava saldırısı ile Suriye yönetiminin kontrolündeki bir karargâhı vurdu ve çok sayıda Suriye askerinin ölmesine sebep oldu. Bu saldırının ardından IŞİD’in söz konusu askeri karargâhı ele geçirdiği ve yerleştiği açıklandı. Bu sonuç ABD’nin IŞİD adına karargâhı vurduğu şeklinde yorumlandı. Çok sürmedi bu defa da karargâhın yeniden Suriye birlikleri tarafından ele geçirildiği açıklandı. Tüm bu gelişmeler hava ve kara çatışmaları sonucu ortaya çıkıyordu. Yani, ateşkes laftan ibaretti. Bu arada, ateşkese rağmen Suriye Halep’e gidecek yardım araçlarına izin vermedi. Hâlbuki ateşkes ilan edilmesi ile özellikle Halep’te yıllardan beri kuşatma altındaki halka yardım götürülmesi öngörülüyordu. Bu olmadı. Daha doğrusu Suriye buna izin vermedi. Bununla da kalmadı, ateşkesin son günü bir hava saldırısı ile yardım TIR’larını vurarak yaktı. Bunun hesabını sormak da Suriye’de ateşkes ilan etmek hakkını kendilerinde bulanlarca akla gelmedi/getirilmedi.

Kısacası, Suriye’de ilan edilen ateşkes bir oyundan öte gitmedi. Şimdi Rusya ile ABD birbirini suçluyor: Suçluyor da bir sonuç mu alınıyor Maksadın sonuç almak olmayıp sadece dünya kamuoyunu oyalamaktan ibaret olduğu tüm çıplaklığı ile ortada. Bu bakımdan belki yüzlerce kez dile getirdiğim bir husus, tekrarlanıp gidiyor. Bu ise sömürgeci güçlerin karşılarında kendilerini hizaya getirecek, adil olmaya zorlayacak bir güç görmüyor oluşlarının rahatlığını, şımarıklığını yaşıyor oluşlarını gösteriyor. Böyle olmasa ABD ısrarla PYD’yi terör örgütü olarak görmediklerini açıklar, bu örgütü kara gücü olarak kullanmakta ısrar edebilir mi

Bir adım daha atarsak, BM’de Rusya ve ABD birbirini suçluyorlar diye bu iki gücün birbiri ile çekiştiğini söyleyebilir miyiz Böyle bir yaklaşım sergilenen oyuna kanmak anlamına gelmez mi

Meseleye Rusya açısından bakarsak ABD ile varılan ateşkes mutabakatı öncesi Rusya’nın Suriye yönetimi ile bir mutabakata varmadan onun adına hareket ettiğini sanmak yanlış olmaz mı

Sonuç olarak artık özellikle İslam dünyasının ve tüm ezilenlerin ortak bir noktada buluşması, belirleyici bir güç oluşturma mecburiyeti açıkça ortaya çıkmıştır. Bu sağlanamadığı sürece Birleşmiş Milletler Genel Kurulu ya da Güvenlik Konseyi’nden mazlumların sömürülmesini engelleyecek bir karar çıkmaz, kazara çıksa bile uygulama imkânı bulamaz. Her ne kadar dünya beşten büyükse de dünya üzerinde onların borusu ötüyor. Çünkü uluslararası örgütler onların dünyayı sömürmesine ulusları hukukilik kazandırmak için oluşturulmuş durumda.