Meclis’te ‘Evet’ referandumda ‘Hayır’ olur mu?
MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin fiili durumun hukuki zemine oturtulması çağrısı birdenbire anayasa değişikliği ve başkanlık sistemini öncelikli konu olarak gündeme getirdi. Hem de içeride ve dışarıda çatışmanın içinde bulunulan bir ortamda sanki ülkenin olmazsa olmaz meselesi başkanlık sistemi imiş gibi bir durum ortaya çıktı. Sanırsınız ki, başkanlık sistemine geçilmezse ülke batacak, büyümesi duracak, kısacası bir felakete doğru sürüklenecek. Özellikle de darbeler döneminin son bulması için başkanlık sistemine geçilmesinde mecburiyet olduğu gibi bir yaklaşım da ısrarlı bir şekilde dile getiriliyor. Peki, 15 Temmuz darbe girişimi anayasa değişmiş, başkanlık sistemine geçilmiş olduğu için mi insanımız tarafından engellendi AK Parti övüne övüne bitiremediği hizmetleri başkanlık sistemi ile mi gerçekleştirdi Şu anda yarı başkanlık olarak nitelendirilen bir sistemin uygulanmakta olduğunu biliyorum. Bunun için ısrarlı bir şekilde sistem net bir şekilde tarif edilsin, milletimizin oyuna sunulsun isteniyor. Buna karşılık başkanlık sistemine geçilmesinden korkan, ısrarlı bir şekilde parlamenter sistemi savunan siyasi kadrolar da var. Onlar ise parlamenter sistemin demokrasiye daha uygun olduğunu ileri sürüyorlar.
Bu ülkede yıllardan beri hep sistem tartışıldı, darbelerden hep sistem sorumlu tutuldu ama darbeciler nedense ciddi şekilde sorgulanmadı. Daha doğrusu toplumun bir kesimi sorguladı ama bazı siyesi kadrolar ile asker-sivil bürokrasiye hâkim olanlar darbecilerle kol kola girdiler. Yani, mesele sistemden çok insan unsuruna dayanıyordu ama işin bu boyutu üzerinde hiç durulmadı. Durulmuş olsaydı da sonuç değişmezdi diye düşününler olabilir ama böyle bir yaklaşım gerçeği tam olarak yansıtmaz. Sistemin doğru ya da yanlış sonuç vermesinin gelip insan unsuruna dayandığına dikkat çekmeye çalışıyorum.
Bu yazıdaki esas konum bunlar değil. Bir gazetede dün yer alan MHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Edip Semih Yalçın’ın açıklamaları üzerinde durmak istiyorum. Yalçın’ın açıklamaları gazetede, “Parlamenter sistemden vazgeçmeyiz” başlığı atında yer almıştı. Röportajın içeriğine göz atınca Sayın Bahçeli’nin açıklamaları ile Sayın Yalçın’ın yaklaşımı arasında ciddi bir farklılık, daha doğrusu çelişki olduğunu insan düşünmeden edemiyor.
Çünkü Sayın Bahçeli Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesi ile ortaya çıkan durumun ileride devlet krizine yol açacağını ve bu duruma son verilmesi gerektiğini, bu hususta katkı vereceklerini söylemişti. Bende Sayın Bahçeli’nin açıklamalarını böyle anlamıştım. Durum bu iken yardımcısının, “Parlamenter sistemden vazgeçmeyiz” açıklaması röportajın yer aldığı gazetede dikkat çekildiği gibi MHP’nin başkanlık sistemini öngören anayasa değişikliğine Meclis’te ‘evet’, referandumda ise hayır diyeceği gibi bir sonuç ortaya çıkıyor ki, böyle bir yaklaşımın siyaseti kilitleyeceğini söylemek yanlış olmaz. Gerçi, ‘Mevcut fiili durumu sona erdirecek anayasa değişikliğinin halka gitmesine katkı vereceğiz, son sözü halk söyleyecek’ şeklinde bir değerlendirme yapılabilir ama ister istemez insan, “Böyle çelişkili bir tavır sergilemeye ne gerek var” diye sormadan edemiyor. Sayın Yalçın’ın açıklaması gerçekten böyle ise genel başkanı ile ters düştüğünü göstermez mi Çünkü Sayın Bahçeli daha işin başında bu yaklaşımını net bir şekilde ifade edebilir, ‘Başkanlık sistemi tartışmalarını gündemden tamamen çıkarmak için anayasa değişikliğinin milletin oyuna sunulmasının önünü açarız ama orada da gerçek niyetimizi sergileriz, sonuçta ortaya çıkacak durum halkımızın iradesini yansıtacağı için buna kimsenin itiraz etme hakkı kalmaz’ dilebilirdi. Aslında Bahçeli anayasa değişikliğinin her durumda halka götürülmesi gerektiğini savunuyor, bu yaklaşıma iktidar partisinin de katıldığı biliniyor. Ancak, Meclis’te ‘evet’ denilen bir anayasa değişikliğinde referandumda ‘hayır’ kampanyası ile karşı çıkılması ciddi bir çelişki olmaz mı Böylesine çelişkiler siyasete müspet bir katkı sağlar mı Kısacası, Sayın Yalçın’ın açıklamaları bir halk deyimini akla getiriyor: Karakolda doğru söyler mahkeme de şaşar. Ne dersiniz. Bunun adı ince siyaset olabilir mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.