Saadet Partisi Büyük Kongresi’nin, Ankara’dan dalga dalga önce tüm yurdu ardından da tüm dünyayı kapsayacak bir heyecan dalgası oluşturduğunu düşünüyorum. Bu duygularımı salonda yer alan tüm Milli Görüşçülerin paylaştığına inanıyorum. Geçmişte izlediğim kongreler bitip salonu terk ederken yaşadığım heyecanı dün yine yaşadım. Bu heyecanımın sebebi sadece salona toplanmış Milli Görüşçülerin sergilediği tavır değil, Mustafa Kamalak ve Temel Karamollaoğlu beylerin sergilediği birleştirici ve kucaklayıcı tavır da heyecanımı artıran hususlardan birisiydi. Cumartesi günkü yazımda da belirttiğim gibi Temel Karamollaoğlu Bey’in birleştirici ve kucaklayıcı olacağına dikkat çekmiştim. Bu tavrını daha ilk günden gösterdi ki, ne kadar sevinsek azdır. Çünkü yeniden dirilişe ve heyecan tazelememize ihtiyaç vardı.
 
Özellikle Mustafa Kamalak Bey’in veda konuşması ve Temel Karamollaoğlu Bey’in yaptığı konuşma ülke ve dünya meselelerine vakıfıyetlerini gösterirken, her iki genel başkanın sıkça vurguladıkları, “Biz dünyaya huzur ve barış getirmek için varız” sözleri bizlerin ve özellikle de çocuklarımızın geleceğe daha bir güvenle bakabileceklerini gösteriyordu.
 
Özellikle Milli Görüşçülerin bir takım maddi zenginlikler değil, gönül zenginliğinden yana olduklarını, konuşurken titreyen dudaklar bu gönül zenginliğini gösteriyordu. Sanıyorum Milli Görüş’ün huzura ve saadete giden yolu bu gönül zenginliğinin açtığı/açacağı gerçeği yanlış yerde olmadığımızı gösteriyordu. Kısacası, Saadet Partisi Milli Görüş’ün gönül ehli insanlarının toplandığı bir mekân olma özelliğini bu vesile bir kez daha gösterdi. Böylesine gönül zengini insanlar topluluğu arasında ilk hedefleri bu dünya nimetleri olanların kendilerini başka yerlere atmalarının da yadırganacak bir yanı olmadığı bu vesile ile ortaya çıkıyordu. Çünkü tüm konuşmacılar çalışmalarında sadece Allah rızasını gözettiklerini vurgularken, bu hakikat her dinleyenin yüreğini etkiliyor, aynı heyecan sadece salonda bulunanları değil, salon dışını dolduran, hatta evlerinde televizyon başında kongreyi izleyenler aynı heyecanı paylaşıyordu.
 
Netice itibariyle Milli Görüşçülere yaraşır bir kongre oldu. Eski genel başkan Mustafa Kamalak Bey ayrılış sebebiyle bir üzüntü yaşamıyor, yeni genel başkan Temel Karamollaoğlu Bey ise göreve gelişini bir nöbet değişimi olarak yaşıyordu. Kısacası, karşılıklı nöbet değişimi söz konusuydu ve bundan sonra da birlikte çalışılacaktı.
 
Aslında 43 yıldır içinde olduğum Milli Görüş hareketinin mana ve mahiyetini yakından bilmeme rağmen, rahmetli Erbakan Hocamın yıllar önce ortaya koyduğu ve tüm Milli Görüşçüler için bir kılavuz niteliğinde olan prensiplerin kaç kez olursa olsun her hatırlatılışında kendimi yıllar öncesinde takip ettiğim ve Erbakan Hocamın katıldığı kongrelerde gibi hissettim. Bu vesileyle anladım ki, sevdiklerimiz ahirete intikal etmiş olsalar bile yüreğimizdeki yerlerini koruyorlar. Sonuç olarak bir kez daha belirtelim ki, bu zulüm düzeninin yıkılması, yerine hakkı esas olan Adil Düzen’in kurulmasını yürekten isteyenler için bu kongre yeni bir harekete vesile olacaktır. Böyle düşünüyor, böyle ümit ediyorum.