ABD; PKK bir diğer ifadeyle PKK’nın Suriye kolu PYD/YPG ile birlikte Rakka’ya yönelik bir harekât başlatmış. Aynı anda da ABD Genel Kurmay Başkanı Ankara’ya gelmiş ve Genel Kurmay Başkanlığımızda 4,5 saat süren görüşme gerçekleşmiş. Görüşmenin ardından yapılan açıklamada net bir şey yok. Sadece karşılıklı olarak hassasiyetlerin dile getirildiğinden söz ediliyor. Ne var ki, ABD Türkiye’nin hassasiyetlerini dikkate almadığını son olayda da göstermiş bulunuyor. Yani, ABD laftan anlamıyor, bildiğini okuyor. Benzer durum Irak’ın işgalinin ardından da yaşanmıştı. Şimdi Rakka’ya yönelik ABD-PKK ortak harekâtı geçmişte yaşananların bir tekrarı mahiyetindedir. Bu arada ABD-PKK ortak harekâtına “Fırat’ın Gazabı” adı verilmek suretiyle bir bakıma ‘Fırat Kalkanı’ harekâtına misilleme olarak kullanılıyor. Bu yaklaşımı herkes kendine göre değerlendirebilir. Kimileri bunun Türkiye’ye meydan okuma olarak nitelendirebileceği gibi aynı zaman ABD’nin güvenilmezliğini, özellikle de kaypaklığını ortaya koyması bakımından ele alabilir. Bu meseleye bu açıdan bakıldığında dost-düşman belirlemesinde ABD’nin bu tavrının uyarıcı olabileceği akla gelebilir. Sonuç ne olacak zaman gösterecek ama ABD’nin güvenilmezliği kesin olarak bir kez daha ispat edilmiştir. Bu tespiti yaptıktan sonra bu ülke ile ilişkilerimizin bundan sonra nasıl ve hangi çizgide sürdürüleceği/sürdürülmesi gerektiği önem kazanıyor. Bu husustaki sorumluluk da ülkeyi yönetenlere düşüyor.
 
Fırat Kalkanı Operasyo-nu’nun başlamasından bu yana ağır ama emin adımlarla sınırımızın ötesinde ciddi bir temizlik başlamış, terör örgütleri sebebiyle yurtlarını terk etmek zorunda kalmış Suriyeliler geri ülkelerine dönmeye, bir diğer ifadeyle terörden temizlenen yerleşim birimlerinde hayat normale dönmeye başlamıştı. Bu durum Fırat Kakanı Operasyonu’nun en önemli sonucuydu. Bir başka önemli sonuç ise ABD ve koalisyon ülkeleri ile işbirliği halinde oldukları terör örgütlerinin başaramadığı bir sonucu TSK desteğindeki ÖSO güçleri elde etmişti. Yani, daha önce DEAŞ’a karşı yürütüldüğü söylenen hava ve kara harekâtlarının ciddiyetten uzak olduğu, hatta DEAŞ’ın özellikle Su-riye’den temizlenmesi konusunun ciddi olarak ele alınmadığını ortaya koymuştur. Bu ise ABD’yi DEAŞ’a karşı koalisyon ortakları ile birlikte itibarsızlaştırmıştır. Çünkü TSK desteğindeki ÖSO elde ettiği başarı ile Irak ve özelliklede Suriye’de oynanan oyunu gözler önüne sermişti. Bugün Rakka’ya yönelik başlatılmış olan ABD-PKK operasyonunu bu açıdan da değerlendirmek yanlış olmaz. Bunun ötesinde Fırat’ın Gazabı adı verilen operasyon ABD’nin PKK ve Suriye uzantısı PYD/YPG’ye daha Suriye’de iç çatışmalar başlamadan verdiği söz ü yerine getirdiğinin işaretidir. Bu yönüyle ABD Türkiye’ye verdiği sözleri bir kenara iterek terör örgütlerini muhatap olarak kabul ettiğini gösteriyor. Bunu yaparken ABD ve koalisyon ortaklarının PYD’ye İncirlik Üssü’nü kullanarak hava desteği verdiğini de unutmamak gerekiyor. Çünkü bunun anlamı Türkiye’deki üs kullanılarak ABD ve yandaşları Türkiye’nin kırmızıçizgilerini silmenin peşindedirler. Bu noktada, “Ne olacak bu işin sonu ABD hâlâ dost ve müttefik olarak nitelendirilecek mi” diye sormak yerinde olacaktır. Öte yandan Türkiye’nin tüm karşı çıkmalarına rağmen başlatılmış olan harekâta Fırat’ın Gazabı adının verilmiş olması da gösteriyor ki, ABD Türkiye için kesinlikle dost ve müttefik değildir, bu yaptıkları ile düşman olduğu da kesinlik kazanmıştır. ABD Genel Kurmay Başkanı’nın Türkiye ziyaretinde neler söylediği, Türk tarafını neler söyleyerek ikna ettiği ya da edemediğini şimdilik biliyoruz. Ancak, ne söylemiş olursa olsun, şu günlerde Türkiye’de bir iç barışa, birlik ve beraberliğe büyük ihtiyaç var. Çünkü düşman Türkiye’yi de içine alan bölgemizdeki ülkeleri bölüp ufalama kararını hayata geçirmekte kararlı görünüyor. Böyle bir düşmana karşı birlikte hareket etmekten başka yol yoktur. Hangi görüşte olursak olalım bu vatan ortaklaşa hepimizin.