Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

AB kararını çoktan verdi, vermeyen biziz

AB kararını çoktan verdi, vermeyen biziz


ADINA ister soğuk ister sıcak savaş diyelim AB ile aramızda ciddi bir sürtüşme var. Bu sürtüşme giderek artıyor ve tek taraflı olarak onur kırıcı hale geliyor. Raporlar yayınlanıyor, çeşitli şekillerde adeta tehdit ediliyoruz. Söz gelimi ilişkilerin dondurulmasından bahsediliyor. Dondursanız ne olur dondurmasanız ne olur deyip bu yönde adım atarak işi kestirip atamıyoruz. AB ülkeleri Büyükelçileri TBMM’de HDP Grup toplantısına katılıyor, adeta Türk yargısına ve hükümetine meydan okuyorlar. AB ülkeleri Büyükelçilerinin HDP Grup toplantısına katılmaları ve gövde gösterisi yapmalarına sert tepkiler veriliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan, Başbakan Yıldırım’a, İçişleri Bakanı’ndan, Dışişleri Bakanı ve Avrupa Birliği Bakanı’na kadar tepki veriliyor. Verilen tepkiler gerekli olmakla birlikte nedense, “Yeter artık. Bu kadarına da tahammül mümkün değil” diyerek AB ile ilişkilerimizi gözden geçirerek ve yeni bir karar verme noktasında görünmüyoruz. Söz gelimi gümrük birliği anlaşmasını gözden geçirmiyoruz. İlişkilerin dondurulması konusunda da nihai kararın verilmesini onlara bırakıyoruz.
 
Yapılan açıklamalar içinde en sert olanı Cumhurbaşkanı Erdoğan’a aitti. Erdoğan özellikle Avrupa Parlamentosu Türkiye raportörü Kati Piri’nin yaptığı açıklamada Avrupa temsilcilerinin, Cumhuriyet gazetesine yönelik operasyon ile HDP milletvekillerinin tutuklanmasıyla ilgili yaptığı açıklamada, “Türkiye Avrupa’da itibarını kaybetti. İlişkileri dondurmak vereceğimiz tek karar” diyerek adeta azarlar mahiyette bir tavır sergileyince sanki bu çıkış bardağı taşıran son damla etkisi yaptı. Bu açıklamaya anında Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan, “İlişkileri hadi gözden geçirin ve nihai kararınızı verin” şeklinde sert bir karşılık geldi. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ise, “Türkiye müstemleke bir ülke değil” sözleri ile tepkisini dile getirirken İçişleri Bakanı Soylu bazı AB ülkelerinin Büyükelçilerinin TBMM’de HDP Grup toplantısına katılmasını, “Terör örgütüyle iç içe olmuş bir anlayışı birtakım ülkelerin büyükelçilerinin gelip desteklemesini kabul etmiyoruz. 79 milyon bize yeter” şeklinde değerlendirirken AB Bakanı Ömer Çelik, “Bu rapor ilişkiye hizmet etmez” şeklindeki açıklama ile sanki yükselen tansiyonu düşürme görevi üstlenmiş görünüyordu.
 
Avrupa ile ilişkiler sadece son dönemde değil geçmişten beri hep aleyhimize gelişti. Avrupa ülkeleri her dönemde teröristlere ve terör örgütlerine kucak açtı, onları himaye etti. Hatta, ABD ile ilişkileri ayrı tutarak sadece meseleye Avrupa açısından baktığımızda eski MİT Müsteşarı Emre Taner’in ifadesiyle, “Türkiye’nin başına ne bela geldiyse Avrupa’dan geldi, geliyor” yorumuna yanlış demek mümkün değil. Elbette bu tür değerlendirme Türkiye’nin başına ABD’nin de pek çok belalar açmadığı anlamına gelmiyor. Biliyoruz ki ülkemizde yaşanan doğrudan ya da dolaylı tüm darbe ve darbe girişimlerinin arkasında ABD bulunuyor. Bu bakımdan diyebiliriz ki Haçlı ittifakı Türkiye’nin dost olarak hiçbir zaman yanında yer almadı. Bugün için AB ve ABD ile ilişkilerimizde gelinen noktayı bıçak kemiğe dayandı olarak nitelendirmek yanlış olmaz. Böyle olunca da özellikle AB ile ilişkilerimizde hâlâ hakkımızda verilecek kararı onlara bırakmamızın doğru olup olmadığının üzerinde durulması gerekiyor.
 
Çünkü zarar gören biziz. Terör örgütlerine ve teröristlere AB ülkelerinin arka çıkması sebebiyle bizim insanımız hayatını kaybediyor, bizim ülkemiz zarar görüyor. Eğer bu tespitte birleşiyor isek yetkililerin yaptığı açıklamada da birleştiğimiz görülür ki o zaman hakkımızda verilecek kararı tek yanlı olarak niçin AB’ye bırakıyoruz Kedimizle ilgili kararı kendimiz vermiyoruz. Söz gelimi terör örgütü ile hareket ettikleri için dokunulmazlığı kaldırılmış ve tutuklanmış HDP’li milletvekilleri için grup toplantısına katılarak destek veren büyükelçileri istenmeyen adam ilan ederek ülkemizden kovmak gibi bir adım atmıyoruz/atamıyoruz da ‘bizimle ilgili kararınızı verin’ gibi bir yaklaşım sergiliyoruz. Yetkililer bu tür bir tavır sergileyen diplomatları uluslararası sözleşmeler çerçevesinde istenmeyen adam ilan etme hakkımızın olduğunu belirtiyorlar. Sözün öze biz ne yapmamız gerektiğine ne zaman karar vereceğiz.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi