Kalıcı yüksek tansiyon vücuda zarar verir
Halk oylaması yaklaştıkça tansiyon yükseltiliyor. Çünkü anayasa değişikliği topluma ölüm-kalım meselesi olarak sunuluyor. Bir bakıma devletin ve ülkenin bekası anayasa değişikliğinin kabulü ile ilgili gösteriliyor. Başından beri bu yaklaşımı doğru bulmayanlardanım. Yapılan anayasa değişikliğinin önemli olduğunu biliyorum ama, olayın ülkenin bütünlüğünün korunmasına getirip bağlanmasını doğru bulmuyorum. Eğer olay gerçekten böyle ise 15 yıldır tek başına iktidar olan bir siyasi kadronun bu süre içinde ne yaptığını sormak gerekir. Çünkü eğer anayasada yapılan değişiklik kabul edilmez ise ülkenin geleceğinin tehlikede olduğunun kabul edilmesi, ülkenin tehlikeli noktaya getirildiğini de akla getirir. Hemen belirteyim ki, ülkemizin çeşitli sorunları vardır. Ancak gösterilmeye çalışıldığı gibi söz konusu anayasa kabul edilmez ise ülkenin sonu da gelmeyecektir. Çünkü bu ülkenin ve devletimizin yüzlerce yıllık devlet tecrübesi ve yeri geldiğinde canını feda ederek ülkesine ve devletine sahip çıkacak insanımız vardır. Bunun aksine anayasa değişikliği kabul edilmez ise her şeyin terse döneceği iddiası olayı mecrasından saptırmak demektir. Böyle bir tehlike var ise geçmiş ve mevcut iktidarların şimdiye kadar yanlış uygulamalarla ülkeyi böyle bir noktaya getirdiklerini düşünmek gerekir.
Toplumda gerilimi artırarak tansiyonu yüksek tutup iktidarın oylamadan ‘evet’ çıkmasını sağlama stratejisi de sağlıklı değildir. Çünkü yapılan bir değişiklik konusunda toplumun fikri alınmak istenmektedir. Mademki toplumun vereceği karar ne olursa olsun saygı değerdir, her fırsatta milletimizin en doğruyu bulacağından emin olunduğu siyasilerce dile getirilmektedir, o zaman iki şıklı bir halk oylamasını tek şıka indirme çabalarının gelecekte sıkıntılara yol açacağını unutmamak gerekir. Sandıktan nasıl bir sonuç çıkarsa çıksın bu ülkede hep birlikte yaşanacaktır. Böyle iken kampanyayı ‘evet’ diyenler vatansever, ‘hayır’ diyenler hain noktasına indirgemek ister istemez kutuplaşmayı gündeme getirecektir. Oylamanın arkasından da bu kamplaşmanın devam etme tehlikesi vardır. Bu bakımdan evet ve hayır diyenleri aynı ölçüde kucaklamak gerekir. Şimdiye kadar bu ülkede çeşitli kereler anayasa yapılmış, yapılan anayasalar halkın oyun sunulmuş, her seferinde darbecilerin yapıp önüne getirdiği anayasaya milletimiz içine sinmemesine rağmen kabul oyu kullanmıştır. Böylece ilk planda darbecilerin yönetimden uzaklaşmasını sağlamayı düşünmüştür. O günden bugüne insanımız sivil siyasilerin yeni özgürlükçü bir anayasa yapmasını beklemiş, bu beklentiye yıllardan beri her seçim kampanyasında siyasiler yeni sivil anayasa yapma sözü ile karşılık vermişlerdir. Ne var ki, bu beklenti gerçekleşmemiş, çeşitli zamanlarda anayasada değişiklikler gündeme gelmiştir. Son olarak Meclis’te kabul edilerek halkoyuna sunulacak olan anayasa değişikliği de bunlardan biridir. İdarede istikrarın sağlanması öngörülmekte, koalisyonlar döneminin kapanacağından bahsedilmektedir. Anayasa değişikliği kabul edildiğinde koalisyon dönemi gerçekten son bulacak mıdır, yoksa koalisyon şekil değiştirerek mi devam edecektir, onu zaman içinde göreceğiz. Ayrıca söylendiği gibi Başbakanlığın iptal edilerek Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığının tek elde toplanması gerçekten sorunsuz bir ülkeye kapı mı aralayacaktır? Dileğimiz geçmişin sıkıntılarının son bulmasıdır. Ancak anayasa değişikliğini bir tılsımlı deri gibi takdim etmeyi gerçeğe uygun değildir. Ülkenin varlığının son anayasa değişikliğine bağlı olduğunu da içime sindiremiyorum. Sandık başına giden herkes inandığı yönde oy kullanacaktır. Demokrasi ve insan haklarının gereği de budur. Bunun aksine iktidarın istediği doğrultuda oy kullanacak olanlar makbul, diğerleri değilse o zaman bu halkoylamasına gerek yoktur. Çünkü kampanya boyunca gerilen ortam, insanımıza yansıyacak, oluşan yüksek tansiyon halkoylamasının ardından kalıcılık arz edecek olursa vücut bunu kaldırmakta zorluk çekecektir, Yüksek tansiyon organlarda ciddi tahribata yol açar. Bugüne kadar yüksek gerilimden fayda umulmuş olabilir ama, hiç olmazsa bundan sonra ortamı sakinleştirmek, oylamanın arkasından insanların birbirinin yüzüne bakamaz hamle gelmemesine dikkat etmek gerekir. Yaşanmış bir 15 Temmuz darbe girişimi toplumu germiş iken, bir de Avrupa ülkelerinin sergilediği tavır ile sinirler daha da gerilmiş ve tansiyon biraz daha yükselmiştir. Gerilim, bir de halk oylaması sebebiyle artırılarak hem insanımıza hem de ülkeye zarar verici boyutlara getirilmemelidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.