Toplumu olmayan konularla oyalamak!..
Başlığı ‘İcad edilmiş ya da uydurulmuş birtakım konularla toplumu meşgul ederek ülkenin gerçek gündeminden uzaklaştırmak’ şeklinde de atmak mümkündü. Bu durum belli merkezlerin bilerek ve isteyerek gündeme taşıdığı bir planın sonucu mudur, yoksa biz gazetecilerin laf olsun diye gündeme getirdiğimiz birtakım konularla mı ilgilidir, kesin bir şey söylemek mümkün değil. Ancak ülkemizde partilerin liderlerinin değiştirilmesinden yeni siyasi oluşumlara kadar pek çok alanda birtakım merkezlerin zaman zaman devreye girdiği bir gerçek. Hatta ülkemizdeki darbelerin arkasında da birtakım yabancı istihbarat örgütlerinin olduğu kimsenin meçhulü değil. Böyle olmasaydı demokrasiyi dillerinden düşürmeyen, hatta ülkeleri diktatörlerden kurtarmak ve özgürleştirmek(!) adına işgal edenlerin 15 Temmuz darbe girişimin ardından darbeciler aleyhine bugüne kadar tek laf etmemiş olmaları düşündüğünde istemesek de ülkemiz siyaseti üzerinde birtakım oyunlar çevrildiğini söylemek yanlış olmaz.
Bu hatırlatmanın ardından 16 Nisan referandumunun üzerinden daha bir ay geçmemiş ve gündemde henüz bir cumhurbaşkanı seçimi yokken günlerden beri bir hayır cephesi oluştuğu iddia ve söylemleri gündemden düşmüyor. Halbuki ne evet ne de hayır diyenleri bir cephe olarak nitelendirmek mümkün değil. Çünkü ortada MHP-AK Parti dışında anlaşmalı olarak oluşmuş bir ittifak söz konusu değildir. Çünkü normal şartlarda evet cephesi içinde olmaları düşünülenler içinde hayır diyenler olduğu gibi hayır demesi beklenenler arasında da evet diyenler olmuştur. Referandum sonuçları bu durumu açıkça ortaya koydu. Böyle olunca evet diyenler ile hayır diyenleri birer değişmez cephe olarak nitelendirmek hedef saptırmaktan öte bir anlam ifade etmez. Özellikle de gündemde bir cumhurbaşkanlığı seçimi yokken hayırcıların aday arayışı içinde olduğu şeklindeki haberlerin ve bu yöndeki siyasi değerlendirmelerin ‘havanda su dövmek’ ya da ‘avara kasnaklık’tan öte bir anlamı olmaz.
Şu anda gündemimiz ülkenin çözüm bekleyen sorunlarına çare bulmak olmalıdır. Bunun da ötesinde iktidar partisi ve CHP’de yönetim değişikliği söz konusudur. Kaldı ki, yapılacak bir cumhurbaşkanlığı seçiminde ilk turda sonuç almak mümkün olmadığı takdirde ikinci tur söz konusu olacaktır ki, o zaman ikinci tura kalan adaylar etrafında bir kümelenme söz konusu olabilir. Birkaç gün önce bunun örneğini Fransa’da yaşadık. İlk tura dört aday katıldı, ikinci tura iki aday kaldı. Bunun sonucunda zorunlu olarak gerçekte siyasi partilerle ilgisi olmayan seçmenler zorunlu olarak iki aday etrafında toplandı. Bu durumu cephe olarak nitelendirmek Fransa’da kimsenin aklına gelmediği gibi, değerlendirmeler en fazla “zorunlu ittifak” olarak yapıldı. Benzer olaylar ülkemizde nedense normal seyrinin dışında bir değerlendirmeye tabi tutuluyor. Kaldı ki, 16 Nisan’da hayır diyenlerin bir cephe oluşturduğunu söylemenin ne kadar yanlış olduğunu görmek için muhtemel cumhurbaşkanlığı seçiminde anayasa referandumuna evet ya da hayır diyenlerin hangi pozisyonu alacaklarını beklemeye bile gerek yoktur.
Meral Akşener’in Saadet Partisi ile Demokrat Parti’ye ziyaretlerini bahane ederek hayırcıların cephe oluşturduğu şeklinde sunmak eğer bir akıl tutulması değil ise kesinlikle art niyetli bir yaklaşımdır. Çünkü yapılmış olan anayasa değişikliği oylaması ile ileride gündeme gelecek cumhurbaşkanlığı seçimi birbirinden akla kara kadar farklı iki olaydır. İkisini birbirine karıştırmak kafa karıştırmaya, toplumun dikkatini ülke sorunlarından başka yerlere çekmeye dönük olabilir. Bu bakımdan artık anayasa değişikliği geride kalmıştır ve geleceğe dönük bakmamız gerekiyor. Ülke sorunlarına çözüm teklifi olan başta siyasi partiler olmak üzere herkesin bunları ortaya koyması gerekiyor. Özellikle referandum kampanyası sırasında iktidar kanadının iddialarını gerçekleştirmesi şarttır. Kampanya boyunca başta ABD ve AB olmak üzere meydan okumalar gündemden düşmedi, referandum sonrası evet çıktığı takdirde dış politikada değişiklikler olacağı, ülkenin uçuşa geçeceği söylendi. Daha pek çok şey söylendi ve evet denilmesi böyle sağlandı. Bugün yapılması gereken, bu vaatlerin hayata geçirilmesi ve milletçe takibidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.