Dünya bir karar üzre durmaz
Değer ve kararlılık insanlıkta. İnsanlık ölçüsünde, beyazı, siyahı, ırk ayrımı yok. Ahlakıyla, edebiyle, yüce değerleriyle insan, hepsi bir, Adem'in çocukları.
Kavgayı; değerini, insanlık ve erdemde değil de sahip olduğu imkan, yetki, makam, tahakküm gücünde arayanlar doğuruyor. İnsanlığı bırakıp gurur ve zulüm peşinde koşanlardan, kalacak ibret dışında bir değer yoktur. Asırlar önce Roma’da zalim ve güçlü efendisi, eğlenmek ve gücünü göstermek için kölesi, Epiktatös’ün bacağını gerdirerek kırdırdı. Bu güç lanetle anılıyor ama sahibinin adı yok. Anılmaya değer bulunmuyor. Ama Epiktatös’ün fikirleri hâlâ elden ele dolaşıyor. Saygıyla anılıyor. Bir de bugünün yarınını düşünelim: “Siz İslâm’ın emri diye örtüyorsunuz. Gücün kimde olduğunu görün. Okuma, iş edinme, kamusal alana girme haklarınızı kaldırıyorum. Siz vergi verecek, biz harcayacağız” şeklindeki eylemlerde görüp düşünmek mümkün. Yetmezse şu gibi misalleri de ekleyebilirsin: “Siz beyaz değilsiniz!” “%95 oy alsanız, cumhurbaşkanı olamazsınız.” “Başörtüsü üzerine şapka giy izin var” gibi komiklikler…
Böyle gelmiş; ama böyle gitmeyeceğini hâlâ göremiyor musunuz? Çağ değişti. Bilgi imkan ve yaygınlığı daha şeffaf, insan hak ve mücadeleleri için daha imkanlı bir dünya doğuyor. İnternet var. İmtiyaz, vurgun, hırsızlık ve yolsuzlukların bugün olmazsa yarın, bu dünyada da sorulabileceği bir atmosfere giriliyor. Evrensel gizli örgütlerin, güvendiği dağlara kar yağacak. Makam, imkan, medya organizasyonlarına güvenerek zulüm, bugün olmazsa yarın ne getirir belli olmaz.
Anadolu tarih boyu büyük medeniyetlere, düşüncelere mekanlık yapmıştır. Henüz 232 senelik bir devlet Amerika’da bile “beyaz ırk üstünlüğü” kavgası bitmek üzere. Barack Obama Cumhurbaşkanlığı yolunda. Hem de halka heyecan ve umut vererek. Öyle ki, muhtemelen Amerika’nın en yaşlı seçmeni olan Rahibe Cecilia Gaudette, son 1952’de oy kullanmış. 50 senedir Roma’da bir manastırda yaşıyor. Şimdi Obama’ya oy vereceği için heyecan duyuyor. Amerika’da zenciler, otobüslerde beyazlarla beraber oturma hakkını 1954’de elde ettiler. Biz 1950’de 4 yıl önce demokrasiye geçtik hâlâ “Kamusal alan yalnız bizim mülkümüz” diyen bir kafanın sıkıntısı yaşanıyor. Oysa gerçekler ikaz ediyor:
YARSAV Başkanı, Yargıtay Savcısı Eminağaoğlu, basın toplantısında, “Raporunun sakatlıklarına rağmen askerlik yapamayacağını” öfkeli ifadelerle ilan etti. Sonra baktı tehditle olmayacak. Tekrar imkan aradı. GATA’da karşılanma imkanına kadar başardı ama yine de yol göründü.
9 Eylül Üniversite Rektörü Prof. Dr. Emin Alıcı, Hıristiyan olarak tam bir beyaz gururu ile “Keşke Anadolu Müslüman olmasaydı” diye millete hakarete; YÖK yasası nedeniyle hükümete, “gerekirse Kubilay oluruz” diye meydan okuyarak güç gösterisine girdi. Ama bu güç gösterileri, artık yolsuzluk dosyalarının mahkemeye gitmesini önlemeye yetmiyor. Bor’un pazarı dünyada geçiyor. Beyazlık imtiyazları giderek sıfırlanacaktır. Darbelerle devlet düzeni sarsılan ülkelerin beyazlarının da, bu gerçeği kavrama zamanları gelmiştir.
Dünya bir karar üzere durmaz. Zalimlerden, insanlığa yarar bir eser kalmaz. Kendilerini insanlardan üstün, imtiyazlı görüp davrananlar, kendi tercihleri neticesinde zamanla insanlık dışı kalırlar, hepsi o kadar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.