Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Yanlış yer neresi, doğru neresi?

Yanlış yer neresi, doğru neresi?

Herkesin kendisine göre doğrusu farklı olmasaydı, farklı düşünceler oluşur muydu? Genelde "Bir tek doğru vardır. Herkese göre değişen doğru olamaz" şeklinde bir yaklaşım fikir ayrılıkları karşısında sıkça tekrarlanır. İnsan aklından çıkın tüm görüşlerin zaman içinde değişebildiği gerçeği görmezden gelinir. Bırakın sosyolojik, psikolojik alanları stratejik alanlarda bile farklı görüşler ortaya çıkabilir. Bu farklı görüşlerin çoğu zaman hangisinin yüzde yüz doğru olduğunu da tespit mümkün olmaz. Bu bakımdan herkesi benim gibi düşünmeye zorlamak yerine farklılıklara rağmen birlikte yaşamayı öğrenmek en gerçekçi yoldur. Bunu söylerken benim gibi düşünmeyenin benim düşünceme saygı duymasını istiyor değilim. Sadece farklı düşünceye tahammül etmeyi öğrenemediğimiz sürece demokrasiden söz etmenin bir anlamı olmaz. Kim farklı düşünce ve inanca tahammül etme kültürüne ulaşamamışsa o kişinin demokratlık ve demokrasiden söz etmesi, demokrasinin faziletlerini sıralamaya kalkışması anlamsızlaşır.

Hele bir de elinde devlet gücünü bulunduranların tek tip düşünce tek tip insan oluşturma gibi bir sevdaları varsa işte orada demokrasi açısından ipler kopmuş demektir. Bu yolda bir tehdit ve güç kullanımı gibi davranışlar devreye giriyorsa ve bu tehdidin sahipleri devlet yönetimini ellerinde bulunduruyorlarsa öncelikli olarak o ülkede demokrasiden söz etmenin yasaklanması gerekir. İnsanları demokratik istekler konusunda serbest bırakıp arkasından da benim bulunduğum noktada değilsen haddini bildiririz yollu tehditler oluyorsa bu çelişkinin de ötesinde bir anlam ifade eder.

Gündemin ana konusu terör ve terörün en kısa zamanda ortadan kalıdrılması. Bu ülkede herkesin huzur ve barış içinde yaşamasının temin edilmesi. Toplumun çok büyük bir çoğunluğunun ortak isteği bu. Bu istek hususunda sanıyorum bir farklılık olmadığı gibi farklı yerlerde bulunanlar da yok. Dağa çıkmış silahlı eylemler düzenleyenler dışında barış istemeyen, huzur istemeyen, birlikte yaşamak istemeyen kimse yok. Eğer bazı yetkili kişiler istemeyenlerin olduğuna inanıyorlarsa bunun yolu mahkemelerdir ve bu kişilerin layık olduğu cezayı görmeleri gerekir.

Peki aynı çizgide olunmayan, aynı noktada durulmayan husus nedir? Terörle mücadelede takip edilen usüller konusunda farklı görüşler vardır, farklı duruş sergileyenler vardır. Herkes kendi metodunu doğru kabul edebilir, bunda yadırganacak bir yan yok. Ancak, yıllardan beri takip edilen usul ve yöntemlerle terörün kökü kazınamamışsa bu işte bir yanlışlık olduğunu söylemek, bu yanlışı giderici yeni düzenlemelere gidilmesini istemek kadar doğal bir yol olamaz. Terörle mücadelede aktif görev alanların bu husustan alınganlık göstermeleri herkesin kendileri ile aynı yere ve hizaya gelemelerini isteme hakları herşeye rağmen demokratik bazı mekanizmaların işlediği yada bizim işlediğini düşündüğümüz ülkemizde doğru olmaz.

Böyle bir talep karşısında halkın oyları ile işbaşına gelmiş olan Başbakan'ın da "Biz doğru yerdeyiz. Gerisini yanlış yerde olanlar düşünsün" demek suretiyle toplumda farklı çözümler teklif edenleri yanlış yerde durmakla ve dolayısıyla da azarı hakettikleri anlamına gelen sözler etmesi talihsizliktir.

İş yapan herkes yanlış yapalir, dalgınlıkla ya da istemeden zaman zaman bazı hususları görememiş olabilirler. Bunu hatırlatmanın, bu tür yanlış ve ihmallere son verilmesini istemin yanlış neresindedir? Tekrar ediyorum bu memlekette esas konuda farklılık yoktur. Yani terörün önlenmesi hususunda kimse farklı düşünmüyor. Bu memlekette herkes kendini hangi ırktan kabul ederse etsin huzur içinde birlikte yaşamak istiyor. Bir takım dış desteklerin de itmesiyle bir grup terörist dışında herkes aynı yerde durmaktadır. Bunun aksini düşünmek ve böyle bir düşünceyi dile getirmek sahibini mahkum eder. Farkılık terörle mücadele metodunda ortaya çıkmaktadır. Bu işin sadece emniyet tedbirleri ile önlenmesinin mümkün olmadığını söyleyen, bunun için ekonomik ve sosyal tedbirlerin devreye sokulmasını teklif edenler var. Bu arada da en önemlisi terörün arkasındaki dış desteklerin elinin kırılması gerektiğine dikkat çekiliyor. Çünkü bu yapılmadan terörür kökünün kazınmasının zor olacağını düşünülüyor. Böyle düşünmek teröristleri başarılı göstermek anlamına gelebilir mi? Şahsen terörün arkasındaki dış destek çekilsin en kısa zamanda terörün de teröristlerin de kökünün kazınacağına inananlardanım. Ne var ki, Kuzey Irak'ta oluşan yeni yapı ve bu yapıyı oluşturan ABD'nin konumu biline biline bu ülke hâlâ stratejik müttefik kabul ediliyorsa terörün kökünün kazınamayacağına inananların sayısı çoktur. Kısacası kimse kimseyi suçlamadan, dışlamadan hain anlamına gelebilecek yer tespitine zorlamadan meselenin hep birlikte çözümünün bulunması gerekiyor. Aksi halde sürekli olarak farklı doğrular olacak ve insanlar birbirlerini suçlamaya devam edeceklerdir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi