ABD-PKK/YPG ilişkisine dair haberler!..
Hemen her gün ABD’nin PKK/YPG ilişkileri, ilişkinin de ötesinde terör örgütlerine yönelik aşkına dair haberler medyaya yansıyor. Toplumun ülkemizi ilgilendiren iç ve dış olaylardan haberdar olması ve haberdar edilmesi ülkeyi yönetenlerin asli görevidir. Bu bakımdan haberlerin veriliyor olmasına itiraz söz konusu olamaz. Ancak, her gün medyaya yansıyan haberlerin hiçbir şekilde bırakın dost ve müttefiklikle izahını, uluslararası ilişkiler açışından da izahı mümkün değildir. Söz gelimi hemen her hafta ABD’nin PKK/YPG’ye yüzlerce TIR dolusu silah gönderdiği haberleri medya aracılığı ile topluma ulaştırılıyor. İnsanlar belki haberlerin üzerende fazla düşünmüyor, değerlendirme yapmıyor olabilir ama hemen her hafta yüz TIR’ın üzerinde silahın terör örgütlerine ulaştırılıyor oluşunun ülkemizin geleceği açısından ciddi bir tehdit oluşturduğu düşünüldüğünde insanın aklına ister istemez ya ABD’nin PKK/YPG terör örgütleri ile ilişkisine yönelik haberler ABD’ye karşı net bir tavır ortaya konsun düşüncesi geliyor. Çünkü sergilenen bu düşmanca tavra yönelik tepkiyi toplum ortaya koymak durumunda değildir. Eğer toplumun bu konudaki düşüncesi öğrenilmek isteniyor ise yapılacak bir araştırma ya da referandum ile bu husus belirlenebilir. O zaman, Türkiye’de sadece ABD’ye değil NATO’ya karşı da ciddi bir tepki vardır ve toplumun yüzde 80’i ABD ve NATO’yu dost olarak görmediği açıkça ortaya çıkar. Zaten bir araştırma şirketince en son yapılan bir araştırmanın sonucu bu gerçeği ortaya koyuyor.
Yani toplumun tavrı belli. Toplumun iki kutuplu dünyada olduğu gibi ABD’yi artık dost, komünist yayılmacılığın karışında demokratik dünyanın(!) koruyucu gücü olarak görmüyor. Zaten yaşananların ardından görmesi de mümkün değil. Netice itibariyle diyebiliriz ki toplum, iktidarın ABD’ye yönelik atılacak her türlü adımı desteklemeye hazırdır. Böyle olunca medyaya yanıysan haberlerin gereğinin yapılması iktidara düşüyor. Eğer bizim bildiğimiz ya da bilmediğimiz bir takım sebeplerden dolayı iktidar düşündüğü bir takım adımları atamıyor ise o zaman her gün ABD-PKK/YPG ilişkisine dair haberlerin medyaya aktarılmasının anlamı yoktur. Bu haberler eğer içerden verilmiyor da, ABD tarafından servis ediliyor ise o zaman olayın görünen yüzünden başka bir de görünmeyen yüzü var demektir. Bu yüzün ne olduğunu net olarak bilmek mümkün olmamakla birlikte toplumu sindirmeye, bir başka ifadeyle ABD-PKK/YPG ilişkisini olağan bir gelişme gibi algılamasını sağlamak olabilir.
Çünkü olay sadece bölgemizdeki terör örgütlerine silah sevkiyatından ibaret değil. Terör örgütleri düzenli ordular gibi silahlandırılıp eğitilirken, öbür yandan da yine bir takım kanallar yoluyla Türkiye’nin terör örgütleri ile birlikte hareket ettiği şeklinde haberler servis ediliyor. Bilinen tabiriyle hem suçla, hem güçlü diye nitelendirilecek bir tavır sergileniyor.
Hemen her gün medyaya yansıyan haberlerin bir günlük kısmına bile baktığımızda ortaya dehşet bir tablo çıkıyor. Sanki bu adamlar köpeksiz köyde değneksiz geziyorlar. Bu haberlerden bir kaçını kısaca aktardığım zaman ne demek istediğimi daha rahat anlatmış olurum.
İlk haber, medyada, “Tıbbi yardıma gitmiş, silah eğitimi almış” başlığı altında yer aldı. Haberin özü ise şöyleydi:
“Tatil beldesi Didim’de polisin PKK/YPG örgütüne yönelik düzenlediği operasyonda 1’i İngiltere, 2’si Bulgaristan uyruklu 3 kişi gözaltına alındı. YPG’de silah eğitimi aldığını itiraf eden İngiliz tutuklandı.”
Bir diğer haber ise her gün okumaktan usandığımız YPG’ye silah sevkiyatı ile ilgili. Haber pek çok gazetede, “YPG’ye 180 TIR daha silah gitti” başlığı altında yer aldı.
Aynı gün gazetelerde yer alan, utanmazlığın böylesi de olmaz dedirten haberin başlığı ise, “Trump’ın DEAŞ ile mücadele özel temsilcisi McGurk’ten PKK ağzıyla Türkiye’ye iftira” şeklindeydi. Bunu utanmazlık mı, yoksa edepsizlik mi, yüzsüzlük mü olarak nitelendirmeli? Çünkü Türkiye’yi El Kaide ile irtibatlandıran McGurk’un kesinlikle dost bir ülkenin temsilcisi olması düşünülemez.
Hemen belirteyim ki bu haberleri okuyan insanımızın tepki göstermemesi mümkün değil. Ve ister istemez bu edepsizlik karşısında bir şeyler yapılmasını beklemesi de gayet doğal. Toplumun tepkisizliğe sürüklenmesi ise ciddi bir tehlikedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.