Millî Görüşçüler için dün farklı bir gündü. 10 yıldır en olumsuz şartların hakim olduğu, rüzgarın tamamen karşıdan estiği bir dönemde Millî Görüş partilerinin genel başkanlığını yapan Muhterem Recai Kutan dünkü basın toplantısında hem önümüzdeki hafta yapılacak Saadet Partisi 3. Olağan Genel Kurulu’nun önemine vurgu yapıyor hem de ülkemiz ve dünya meselelerinin tek doğal çözümünün Saadet Partisi, yani Millî Görüş olduğunu bir kez daha hatırlatıyordu.

Özellikle ülkemizin neden Millî Görüş'e ihtiyacı olduğunu, ilk genel seçimlerden Saadet Partisi'nin en büyük parti olarak çıkması ile Yaşanabilir BirTürkiye, Yeniden Büyük Türkiye ve Yeni Bir Dünya'nın kuruluşuna giden yolda neler yapılacaklarını anlatan Muhterem Recia Kutan'ın güne damgasını vuran sözleri Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu'nun tavsiye kararlarını açıklamasıydı. Bu kararlarda Kutan'ın genel başkanlığı bırakma talebinin kabul edildiği belirtilirken devlet adamı ve siyasi kimliği ve kişiliği ile yaptığı tüm hizmetler ve örnek davranışları sebebiyle sevgi, saygı ve teşekkürlerinin sunulduğu ifade ediliyordu. Elbette bu duygu sadece Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu'nun dileği değildi. Tüm Millî Görüşçülerin dileğiydi. Her bakımdan olumsuzlukların hakim olduğu bir dönemde yüklendiği sorumluluğu bugüne kadar taşımış, sık sık tekrarladığı koltuğa yapışık olmadığı yönündeki sözlerini bu kararı ile fiilen de göstermişti. En kötü şartlarda bile serinkanlılığını muhafaza ederek devlet adamı nasıl olunacağının örneklerini vermişti. Sadece bununla da kalmamış, Yüksek İstişare Kurulu'nun aldığı Numan Kurtulmuş'un genel başkanlığa aday olması yönündeki tavsiye kararı gereğince de partililerin ve basın mensuplarının karşısına Numan Kurtulmuş ile çıkmıştı. Doğrusu dün Ankara İlci Otel'de çok güzel görüntüler sergilendi. Kardeşlik, sevgi ve saygı öylesine coşkuya dönüştü ki zaman zaman duygulu anlar yaşadım. Oturduğum yerden Muhterem Recai Kutan'ı bir onur ve olgunluk abidesi olarak alkışladım. Çünkü, bu tavır ve davranış Millî Görüş hareketine yeni bir ivme kazandıracaksa, yeni kucaklaşma ve kaynaşmaya kısacası yeni bir silkinişe, ters esen rüzgara karşı yeni bir hamleye vesile olacaksa -Şahsen böyle olacağını ümit ediyorum- bundan sadece Saadet Partisi değil,tüm Türkiye kazançlı çıkacaktır. Elbette geleceğin ne göstereceğini kesin olarak bilmemiz mümkün değildir. Ancak, her yeni adımın hayırlara vesile olmasını dilemek bizim görevimiz. Dünkü manzara içimizi kabarttı, mutlu etti. Bu heyecanın dalga dalga tüm teşkilatlara ve yurda yansıyacağını düşünüyorum.

Bu noktada Muhterem Recai Kutan'ın konuşmasından kısa aktarmalar yapmak istiyorum. Konuşmasına "Saadet Partisi olarak Millî Kurtuluş Hareketini başlatıyoruz" diyerek başlayan Kutan daha sonra bu hareketin üç adımdan oluştuğuna dikkat çekerek bu üç adımı şöyle sıralıyordu:

"26 Ekim'de Büyük Kongremizi yapacağız.

Yeni bir aşk ve heyecanla yeni dönemi başlatacağız.

2009 Mart ayında yerel seçimler yapılacak. Burada sağlayacağımız başarın ardından ilk genel seçimlerden en büyük parti olarak çıkac ağız. Saadet Partisi'nin en büyük parti olması;

Yaşanabilir bir Türkiye,

Yeniden Büyük Türkiye,

Yeni bir Dünyanın kuruluşu demektir."

Muhterem Kutan görevi devretmeye ve kendisini emekli etmeye hazır bir genel başkan değil, sanki yola çıktıkları ilk günkü heyecanını koruyan bir kimse görüntüsü veriyordu.
Yazım bir Recai Kutan yazısı oldu bunu biliyorum ve bilerek böyle bir yazı yazdım. Bugün pek çokları yeni genel başkan adayı Numan Kurtulmuş üzerinde duracak yazacaktır. Normal seyri içinde olaya böyle bakmak gerekir. Ama ben bunu geçmişe vefasızlık olur diye düşündüm. Allah ömür verir ve kongrede de Numan Kurtulmuş genel başkan seçilecek nasıl olsa, hakkında daha çok yazı yazarız. Ama bugün sevgimizi, saygımızı, vefamızı gösterme günü diye düşünüyorum ve bunun adresi olarak da Muhterem Recai Kutan'ı görüyorum.