Dünyayı kurtarıcılardan kurtarmak
Dünyanın ve insanlığın baş belasının kurtarıcılar ya da kurtarıcı pozlarında dünyayı yakıp yıkanlar olduğunu düşünüyorum. Bu bakımdan dünyanın huzura ve barışa kavuşmasının ilk şartı bu kurtarıcılardan kurtulması/ kurtarılmasıdır. Çünkü bu kurtarıcı pozuna bürünmüş sömürgeciler nereye el atsalar, nereyi diktatörlerden ve zalimlerden kurtarmak adına müdahalede bulunsalar orada taş taş üstünde kalmıyor, orası ot bitmez hale geliyor. Irak’ın başta Musul şehri olmak üzere Suriye’deki birçok şehir önce teröristlerce işgal edilirken tahrip edildi, ardından da teröristlerden kurtarmak adına harabeye döndürüldüler. Mesela, Musul terör örgütünden kurtarıldı ama 3 evden biri hasar gördü, hasar gördü olayı tam olarak aksettirmiyor, bu bakımdan harabeye döndü demek gerçeğe daha uygun olur. Böylesine yıkıma uğrayan bir yerleşim merkezinde ölenler ve yaralananların sayısı da dehşet verici boyutlarda. Musul’da bu kurtarılma sırasında kaç kişinin öldüğü tam olarak bilinmiyor ama bazı İngiliz kaynakları 40 bin kişinin hayatını kaybettiğini belirtiyor. Bunun yanında 440 bin Musullu kamplarda yaşıyor. Böylesine korkunç sonuçların ardından Musul’un kurtarıldığını söylemek ne kadar doğru olur?
Hemen belirtelim ki, Irak da yıkılan ve harabeye dönen tek yerleşim merkezi Musul olmadığı gibi bu yıkımların bundan sonrada devam edeceğini söylemek yanlış olmaz. Bundan sonra da kurtarılmak için harekete geçilecek her yerleşim merkezinde benzer manzaralar yaşanacak. Elbette, terör örgütlerinin eline geçmiş yerleşim merkezlerinden teröristlerin temizlenmesi gerekir. Ayrıca, karadan ve havadan çatışmaların yaşandığı yerlerde can ve mal kayıplarının olmaması düşünülemez. Böyle olunca ister istemez bugün kurtarılmak için harekete geçilen ve geçilecek yerleşim birimleri nasıl oldu da terör örgütlerinin eline geçti? İşgaller olurken kimler terör örgütlerine destek verdi? Bir başka ifade ile kimler söz konusu terör örgütlerinin ortaya çıkmasına zemin hazırladı? Bu soruların cevapları bulunduğunda görülür ki, kurtarıcı olarak ortada dolaşan devletler bu işin sorumlusudurlar. Yani İslam dünyasının ve tüm dünyanın kan ve gözyaşından kurtulmasının yolu kurtarıcılardan kurtulunmasından geçiyor.
Netice itibariyle adı ne olursa olsun terör örgütlerinin kökünün kazınabilmesi için de bu örgütlere destek verip meydana salan sömürgeci güçlerin terör örgütlerine desteklerinin kesilmesi gerekiyor. Bu gerçekleştirilebildiği takdirde hiçbir terör örgütü bırakın ülkeleri ve şehirleri ellerini kollarını sallayarak işgal etmelerini uzun süre varlıklarını bile koruyamazlar. Bunun için diyorum ki, dünyanın ana meselesi kurtarılıcılardan kurtulmak olmalıdır. Özellikle de ABD’ye her istediğini yapamayacağının, bir başka ifadeyle dünyanın ABD ve koalisyon ortaklarının emrinde olmadığı, herkesin haddini bilmesi gerektiğinin gösterilmesi şart. Bu yapılamadığı sürece aynı zamanda Siyonizm’in vekâlet savaşını da yürüten ABD’nin hırsı bitmeyecek, kendini dünyaya nizamat vermekle görevli görmeyi sürdürecektir.
Bu arada kurtarıcılardan kurtulmanın ilk şartı da BM’nin 5 ülkenin kontrolünden çıkartılması, üye ülkelerin eşit oya ve hakka sahip hale getirilmesidir. Çünkü adaletsizlik daha işin başında BM’nin kuruluşu sırasında esas olarak kabul edilmiş ya da ettirilmiş durumda. Yeryüzünde barışın tesisi, haksızlıkların önlenmesi iddiası ile kurulmuş bir uluslararası teşkilatın beş ülkenin kontrolüne bırakılmış olması zaten baştan kurtarıcıların kurtarıcılığının kabul edilmesi anlamına gelir ki, böyle bir ortamda güçsüzler güçlülerin sömürüsünü peşin olarak kabul etmiş olmazlar mı?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.