BİR gazetemizin, “ABD’den belge geldi, FETÖ’nün yalanları çöktü” manşetini görünce ABD’nin FETÖ’yü koruma ve kollamaktan vazgeçtiğini, Türkiye’deki yargılanmasını kolaylaştıracak önemli belgeler gönderdiğini sandım. Ancak, haberin spotlarını okuyunca ortada ciddi bir belgenin olmadığını gördüm. İsterseniz yukarıya aldığım manşetin hemen altında yer alan spotları birlikte okuyalım:

“ABD’nin 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili Ankara’ya gönderdiği ilk resmi belge darbecilerin FETÖ ile organik bağını kanıtladı.

ABD İç Güvenlik Bakanlığı, FETÖ darbe girişiminin sivil imamları Adil Öksüz, Kemal Batmaz, Hakan Çiçek, Nurettin Oruç ve Harun Biniş’in ABD seyahatlerinin dökümünü Emniyet Genel Müdürlüğü’ne gönderdi.

Bu resmi döküm içinde darbe davasına yön verecek bir belge yer aldı. Bu beleye göre, kilit darbeci Kemal Batmaz, Ocak 2016’da ABD’ye girerken şüphe üzerine sorguya alındı.

‘Pensilvanya’da Fethullah Gülen’in yanında kalacağım’ dedi. Böylece FETÖ’cü darbecilerin ‘FETÖ ile ilişkimiz yok’ yalanı, ABD belgesiyle çökmüş oldu.”

ABD’nin gönderdiği söz konusu bu belge yargılamanın gidişini ne ölçüde etkileyecek bilemem. İşin bu boyutu mahkemelerin işi. Ancak, yargılanmakta olan sivil darbecilerin ABD’ye hangi tarihlerde gidip geldiklerini Türk makamları tespit edememiş mi? Bildiğim kadarıyla yargılanmakta olan sanıkların hangi tarihlerde ABD gidip geldikleri daha önceden tespit edilerek mahkemelere delil olarak sunulmuştu. Yani, ABD’den gönderildiği söylenen belgenin bilinmeyen bir yanı yok. Kaldı ki, ABD darbecilerin gerçekten mahkûm edilmesini istiyor ise, önce elebaşının Türkiye’ye iade edilmesi gerekir. Gülen ABD’de koruma altında tutulduğu sürece ABD’den gelecek belgenin delil niteliği olacağını sanmıyorum. Ayrıca ABD’nin gönderdiği liste çok önceden Türk makamları tarafından tespit edilmiş olduğuna göre eski belge ve bilgi yokmuş gibi ABD’den gelen yazıyı Türk belgelerinden daha önemli gibi takdim etmenin de fazla bir anlamı olmaz. Öncelikli olarak ABD’nin 15 Temmuz darbe girişimi konusunda Gülen’in değil Türkiye’nin yanında yer aldığını göstermesi gerekir. Bunun yolu ise ABD’de bulunan darbecilerin vakit geçirilmeden Türkiye’ye teslim edilmesidir. Bu yapılmadığı sürece ne gönderilecek listelerin ne de söylenecek sözlerin bir anlamı kalır. Bu bakımdan Türkiye oyalanmayı değil, ABD’den adım atmasını bekliyor. Bu adım ise bellidir.

Kaldı ki, darbecilerin yargılanması hususunda her türlü belge vardır. Ayrıca darbecilerden kimlerin ne zaman ABD’ye gittiklerinin, Gülen ile görüştüklerinin listesi de eldedir. Sadece ABD’ye giden FETÖ’cülerin değil, geçmişte iyi ilişkiler içinde olanların listesi de fotoğrafları ile eldedir. Türkiye’nin bu konuda bilgi değil, en azından Gülen ve ekibinin ABD’de yargılanmasını bekliyor. Bu yönde bir adım atılmadığı sürece yargının elinde bulunan belge ve bilgilerin benzerinin gönderilmiş olmasını iyi niyetli bir tavır olarak nitelendirmek mümkün olmaz. Ayrıca, bilinenlerin ABD tarafından listelenmiş olmasını da ‘FETÖ’nün yalanları çöktü’ biçiminde verilmesi de olayın abartılmasından ibarettir.