Türkiye’yi bölmek isteyenler hep biliniyordu
Ülkemiz üzerine planları olan ülkeler ve planları hep biliniyordu. Belki siyaseten bilmezden geliniyordu. Bu Türkiye düşmanları, yaptıkları işi gizli de yapmıyorlar. Adeta parmaklarını gözlerimize sokarcasına yürüttüler/yürütüyorlar… Sadece, son yıllarda yaşadıklarımızı hatırladığımızda bile bu gerçeği görmek mümkün. Başta Almanya olmak üzere AB ülkelerinin sergilediği tavır ülkemiz üzerinde planları olanlarla işbirliği halinde olduklarını göstermeye yetmez mi? Ülkemiz PKK terör örgütü ile 34 yıldır mücadele ediyor. Ama AB ülkeleri bu teröristleri kanatları altına almış, koruyor. Sadece korumakla kalmıyor, her türlü finansal destek sağlamalarına imkân veriyorlar. Bu yetmedi, ardından 15 Temmuz darbe girişiminin ardından AB ülkelerine kaçan darbecilere sığınma hakkı vererek terör örgütü mensuplarını korumaya alıyorlar. Yapılanların gizli bir tarafı da yok.
Meseleye dünya jandarmalığına soyunmuş kovboylar açısından baktığımızda da yaşadığımız tüm olumsuzluklar ve sıkıntılar bugün ülkemizi bir çatışmanın eşiğine getirmiş ise bunun sebebinin ABD’nin geçmişten günümüze gelen uygulamalarının yol açtığını sanıyorum artık görmeyen kalmadı. Ülkemizin yıllardan beri verdiği terörle mücadelede de eğer terör örgütünün kökü bugüne kadar kazınamamış ise bunda terör örgütünü koruma ve kollama, hatta her bakımdan destekleme görevini üstlenmiş olan ABD’nin etkisini görüyor ve biliyoruz. Sadece Irak ve Suriye’de yaşananların tek müsebbibinin ABD ve koalisyon ortakları olduğunu tespit edip ona göre stratejiler belirlememiz gerekiyordu. Bunun için de ABD ve AB ülkelerinin ülkemize ne söyledikleri değil, ne yaptıklarının önemli olduğu gerçeğini bilerek hareket etmek durumundayız. Bize demokrasi dersi vermeyi iş edinmiş bu ülkelerin kendi planlarının uygulanması ve çıkarlarının korunması söz konusu olunca bir anda bize söylediklerinin muhtevası değişebiliyor. İslam ülkeleri söz konusu olduğunda bölünüp parçalanma demokrasi gereği olarak takdim edilirken kendileri söz konusu olduğunda birlik berberlik şarkıları söylemeye başlıyorlar. Bu noktada bir hususa dikkat çekmek istiyorum. Bilindiği gibi ABD dünyanın her köşesinden, her dinden, her ırktan ve mezhepten insanların başlangıçta istilası ve yerlilere yönelik soykırım uygulamaları, daha sonra da göçleri ile oluşmuş bir ülkedir. Yani bu ülkedeki tüm dinlerin, ırkların ve mezheplerin mensupları demokrasi gereği bağımsızlık ilan etmeye kalksalar sanıyorum mevcut eyalet sayısı bunu karşılamaya yetmez. Yani ABD için tehlike olmayan, demokrasiye aykırı düşmeyen hatta zenginlik kaynağı olarak nitelendirilen uygulama ve farklılıklar sıra Türkiye ve İslam ülkelerine gelince birdenbire insan haklarının ihlali olarak nitelendiriliyor. Hatta siyahlara yönelik hâlâ sürüp giden ayrımcılık ve polislerin işledikleri cinayetler devam ederken bazı münferit ve cılız tepkiler dışında devlet olarak ciddi adımın atıldığı, düzenlemelerin yapıldığı görülüyor mu?
Netice itibarıyla toplumumuzda oluşturulan Batı hayranlığı sebebiyle olaylara ve gelişmelere kendi penceremizden bakmak yerine Batı gözlüğü ile bakma alışkanlığı sebebiyle gelişmelerin sonucu doğru olarak tespit edilmedi/edilemedi. Bugün medyada yer alan, “ABD, Kürtleri kullanarak Türkiye’yi bölemez” ya da “İkinci İsrail’e izin vermeyiz” benzeri haberler doğru tespitlerin ifadesi olmakla birlikte bugün farkına varılmış gerçekler değildir. Geçmişte olaylara sömürgeci Batı’nın penceresinden bakma alışkanlığı sebebiyle görememiş olmaktan ya da görüldüğü halde ciddiye alınmamış olmasından dolayı sanki ilk defa farkına varılmış görüntüsü ortaya çıkıyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.