Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

“Cebine güvenen kuralları çiğniyor”

“Cebine güvenen kuralları çiğniyor”

Büyükşehirlerin yaşanmaz hale geldiği her fırsatta dile getirilir. Yaşanmaz hale geliş sebebi yoğun trafik ve trafikteki bir takım sürücülerin kuralları hiçe saymaları olarak ifade edilir. Özellikle sabah ve akşam saatlerinde trafiğe girmek zorunda olanların işlerine vardıklarında yorgun düştüklerini söylemek yanlış olmaz. Çünkü olay sadece 15 dakikalık yolu 1-1,5 saatte gidebilmenin yarattığı sıkıntı ve stresten ibaret değildir. Buna bir de trafik kuralları umurunda olmayan sürücülerin sağınızdan gelip solunuza geçmeleri, solunuzdan gelip önünüze kırmaları, bunu yaparken sinyal vermeye gerek duymamaları eklenince stresiniz bir kat daha artar. İşin bir başka boyutu ise eğer siz trafikte kurallara uymayı prensip edinmişseniz çoğu zaman korna çalınarak, bazen de sözlü olarak sataşmalara maruz kalırsınız.

Niçin böyledir? sorusunun cevabını trafik kontrollerinin yeterli ve cezalarının caydırıcı olmayışı şeklinde vermek mümkündür. Çünkü para cezaları trafiğe çıkan garibanlar için etkili ve caydırıcı oluyor. Hemen belirteyim ki, trafik kurallarını ihlal edenleri sadece cüzdanı kabarıklarla sınırlandırmak doğru olmaz. Başta, dolmuş, servis araçları ve diğer toplu taşıma araçları olmak üzere bazı sürücüler için trafik kurallarının hiçbir anlamı yok. Onlar istedikleri yerde durma, trafik lambalarını dikkate almayabilirler. Bunun yanında bazı cüzdanı kabarık olanlar ise kural ihlalinden çeviren polislere, “Cezamı yaz da gideyim” diyerek bir bakıma, “Yazacağın ceza benim kuralları çiğnememi önleyemez” havasına giriyorlar.


Bugün esas üzerinde durmak istediğim husus ise bir takım şımarık tiplerin cüzdanlarının kabarıklığına güvenlerini gösteren bir haber ile ilgili. TBMM Trafik Sorunlarını İnceleme Alt Komisyonu’nda milletvekillerini hayrete düşüren açıklamalar olmuş. Bu beyanlar bir gazetemizde yayınlandı. Bilindiği gibi İstanbul Bağdat Caddesi sık sık hızlı araç kullanmaktan meydana gelen yaralanmalı ve ölümlü trafik kazaları ile gündeme gelir. Bu bakımdan Bağdat Caddesi’ni toplumun büyük bir kesimi hız meraklısı gençlerin sebep olduğu kazalardan hatırlar. Bu hususta MeclisAlt Komisyonu başlattığı inceleme sebebiyle ilgililerin bilgisine başvurmuş. Bir yetkili, “Bağdat Caddesi’nde trafik kurallarını çiğneyenler zengin çocukları. Bunlar, ‘Cezayı öderim, hız yaparım’ anlayışı ile hareket ediyorlar” şeklinde konuyu ifade etmiş. Bu tespiti, “Cebine güvenen kuralları çiğniyor” şeklinde de ifade etmek mümkün. Bu yaklaşımın Bağdat Caddesi’nde 2017’nin 9 aylık döneminde 198 kazaya yol açtığı düşünülürse işin ciddiyeti daha da netleşiyor.


Bütün zengin çocuklarının böylesine bir şımarıklık sergilediğini düşünme ve söylemenin yanlışlığını belirtmek isterim. Bu anlayışın Bağdat Caddesi ile sınırlı olduğu yaklaşımı da yanlış olur. Ancak, toplumumuzda insanların cüzdanları ve banka hesaplarının kabarıklığı ya da bulundukları mevkiye göre değer kazandığı, insanı insan yapan manevi değerlerin giderek zayıflamaya başladığını, manevi değerlerimizin para yanında giderek eski önemini yitirdiğini söylemek yanlış olmaz. Batı toplumlarının parayı putlaştırma yaklaşımının onları körü körüne taklit sonucu ülkemizde de yaygınlaştığına dikkat çekmek istiyorum. Çünkü, “Parasını verir hızımı yaparım” yaklaşımını sadece şımarıklık ile izah etmek eksik olur. Bizim anlayışımıza göre bırakın başkalarının hayatına saygı duymayı, “Zenginin malında fakirin hakkı vardır”. Yani, “Para benim param. İsteğim gibi kullanırım” yaklaşımı bizi biz olmaktan çıkartır. Yani, olay sadece Bağdat Caddesi’nde hız seven gençlerimizle ilgili değildir. Toplumumuzda giderek yaygınlaşan kendi değerlerimizden uzaklaşarak Batı’yı örnek olarak alışımızla ilgilidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi