Asgari ücretle sıfır otomobil almak!..
Belirlenen asgari ücret özellikle işçi kesimini fazlaca tatmin etmedi. Ama sendikalar meseleyi tartışma gündemine getirmediler. Buna karşılık işveren kesimi de fazlaca itiraz etmedi. İktidar ise çeşitli örneklerle belirlenen asgari ücretin çalışanların lehine olduğunu ispatın peşine takıldı. Aslında üç kesimin farklı noktalarda duruyor olmasının yadırganacak bir yanı yok. İşveren maliyetlerin yükseleceğini, bunun sonucu olarak rekabet gücünün azalacağını düşünerek asgari ücretin fazla artırılmasını sadece bugün değil, hep istememiştir. Çalışanlar ise asgari ücretin insanca yaşayacak bir miktarda olması gerektiğini söyleyerek rakamın artırılmasından yana olmuştur. İktidarlar ise bu işte frenleyici ve arabulucu konumunda yerlerini korumuşlardır. Ülke ekonomisinin içinde bulunduğu şartlar, çerçevesinde ve dünyada yaşanan olaylarda dikkate alındığında her kesimin rahatlıkla benimseyebileceği bir rakamın belirlenmesi geçmişten günümüze sadece Erbakan Hocamın başbakanlığı döneminde gerçekleşmiştir. Kısacası, çoğu zaman asgari ücret belirlemesinde tüm tarafları memnun edecek bir rakama ulaşılamamıştır.
Her ay TÜİK’in açıkladığı rakamlar ve sendikaların yayınladığı açlık ve yoksulluk sınırı gösteren raporlar ortada iken belirlenen asgari ücretlerin özellikle çalışanları memnun etmesi söz konusu olamaz. Özellikle iktidar sorumlularının belirlenen asgari ücreti savunabilmek için sıkça başvurdukları bir takım mukayeseler vardır. Söz gelimi geçmişte falan tarihte bir aylık asgari ücretle bilmem kaç kilo et alınabilirken şimdi belirlenen asgari ücretle ondan fazla alınabildiğini belirtirler. Bu arada en sık başvurulan savunma şekli çalışanların enflasyon karşısında ezdirilmediği, verilen artışın enflasyonun üzerinde olduğudur. Tüm bu söylenenlerin doğru olduğunu kabul etsek bile insanların yaşama şekli, ihtiyaçlarını ne ölçüde karşılayabildikleri esas alınması gerekiyor. Söz gelimi asgari ücretli evine ayda bir kilo eti zor alırken geçmişe göre bugünkü asgari ücretle kaç kilo et alınabildiğini karşılaştırmak gerçekçi bir mukayese olmaz. Böyle bir mukayese, söyleyen için, bu ülkede yaşayıp yaşamadığı sorusunu akla getirir.
Son asgari ücret tespitinin ardından şimdiye kadar mukayese konusunda hiç kimsenin gündeme getirmediği bir husus medyaya yansıdı. O da Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu’nun HAK-İŞ üyeleri ve yöneticileriyle bir araya gelişi sırasında, “42 asgari ücretle sıfır araba alınıyor” sözleriydi. Hayatın gerçeklerinden kopuk bir mukayese. Söz gelimi Sayın Çavuşoğlu’nun dediği gibi 42 asgari ücretin karşılığını toplayıp ortaya çıkan rakamla bir sıfır otomobil alınıyor olsa bile böyle bir yaklaşımın hayatın gerçekleri ile bağdaştığını söylemek mümkün mü? Lafı uzatmaya gerek yok. Diyelim ki bir asgari ücretli babasının evinde yaşıyor kira ödemiyor, yeme içmeye para vermiyor, işinde yolda hiç para harcamıyor, aldığı parayı biriktiriyor ve bu biriken para ile araba alma imkânına kavuştu. O asgari ücretli aldığı arabanın vergisini, sigorta bedelini, yakıtını da babasına mı yıkacak? Diyelim ki babası tüm bunları karşıladı arabayı asgari ücretli mi almış olacak? Alsa da binemeyeceğine göre böyle bir şeyi hayalen bile gündemine alamayacak iken Başbakan Yardımcısı’nın böyle bir kıyaslama yapması gerçekçi olur mu?
Bırakın asgari ücretlinin kendi imkânları ile bir sıfır araba almasını, alsa bile binip bir yerlere gitmesinin mümkün olmadığını sanıyorum söylemeye bile gerek yoktur. Böyle olunca da belirlenen asgari ücretlerin yerinde ve yeterli olduğunu ispatlama çabasıyla bir takım mukayeselere sığınmak yerine ülkenin imkân ve şartları içinde söz konusu rakamın belirlendiğini söylemek çok daha gerçekçi olur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.