Bölgemiz ve dünya genelinde terör büyük bir tehdit oluşturuyor, ancak bu terör örgütlerinin arkasında özellikle ABD’nin bulunuyor olması bana, “ABD, terörden daha büyük tehdit” başlığını attırdı. Çünkü terör örgütlerinin başta ABDolmak üzere sömürgeci ülkelerden destek almadıkları takdirde varlıklarını uzun süre korumaları mümkün değildir. Hatta bazı terör örgütleri çoğu zaman doğmadan boğulabilir. Ancak, söz konusu örgütler arkalarına ABD gibi ülkeleri alınca, bir başka ifadeyle emperyalistlerin desteğine güvenerek meydana çıkınca/çıkartılınca ülkelerin terör örgütleri ile verdiklerdi mücadele zorlaşıyor. Çünkü bir terör örgütü arkasına ABD’nin desteğini almış ise mücadele yürüttüğü ülkeden darbe yiyeceğini anlayınca komşu bir ülkedeki üslerine dönüyorlar. Bu yedek üsleri sağlayan ise terör örgütlerinin kendi güçleri değil, arkalarındaki ülkelerin marifeti.

PKK terör örgütünün bunca yıldır varlığını sürdürüyor oluşunu bu örgütün gücü ile izah etmek mümkün olabilir mi? Eğer arkasında ABD gibi bir destekçi olmasa, Irak’taki yedek sığınak ya da karargâhı olmasa bir Türkiye’de bir Irak’ta görünme imkânı bulabilirler mi? Merkez üslerini kurdukları Irak’ta bu imkânı örgüte sağlayanların bazen doğrudan bazen de dolaylı olarak ABD olduğunu bilmeyen var mı? Öte yandan Afganistan’ın bir terör yuvası haline gelişinin arkasında ABD’nin ve müttefiklerinin olduğunu görmeyen kaldı mı? Afganistan’da zemin bulan terör örgütlerinin Pakistan’ı yıllardan beri yedek üs olarak kullandıkları, bunu sağlayanın da ABD olduğu bilinmiyor mu? Meseleye bu açıdan baktığımızda Afganistan kaynaklı adı ne olursa terör örgütlerinin kurucusu, kollayıcısı ABD’dir. Tüm bunlar hatırlandığında İslam dünyasının huzura kavuşmasının tek yolu bölgemiz için öncelikli tehdidin terör örgütleri değil, bu örgütleri her yönüyle destekleyen ABD olduğu artık gizlenemez noktaya gelmiştir,

Bu konuyu bir kez daha niçin ele aldığıma gelince; medyaya yansıyan ABD Ulusal Savunma Strateji Belgesi’nde, ABD için öncelikli kaygının artık terörizm değil, başta Rusya ve Çin olmak üzere uluslararası güç rekabeti olduğu ifade edilmiş. Yani terörizm ABD için tehdit değilmiş. Hemen belirteyim ki bu ifade bir gerçeğin tespitidir. Çünkü günümüzde dünya üzerindeki terör örgütlerinin arkasında ve içinde ABD vardır. Böyle olunca terör ve terörizm dün de ABD için tehdit değildi, bugün de. Çünkü terör örgütlerini çıkarları doğrultusunda büyük ölçüde ABD ve yandaşları kullanıyorlar. Bu tespiti yaptıktan sonra uluslararası güç rekabetinin de dünya üzerinde her an bir tehdit oluşturabileceğini söylemek yanlış olmaz. Ancak, hep görüyor ve biliyoruz ki, emperyalist güçler birbirlerinin çıkar alanlarına fazlaca müdahale etmiyorlar. Zaman zaman sömürü alanları olarak belirledikleri ve hatta paylaştıkları bölgelerde sürtüşme sebepleri ortaya çıksa bile meseleyi sonunda anlaşma ile noktalıyorlar. Böyle olunca bölgemiz terör sebebiyle tam bir kan gölüne dönmüş, bölge ülkelerinde haritaların yeniden çizilmesinin gündeme getirildiği bir noktada ABD Ulusal Savunma Stratejisi Belgesi’nin açıklanması ve bu belgede ABD için terör örgütlerinin değil Çin ve Rusya başta olmak üzere uluslararası güç rekabetinin tehlike oluşturduğunun açıklanması hedef şaşırtmaktan öte bir anlam ifade etmiyor. Böyle bir belgenin Türkiye’nin Suriye’deki terör örgütlerine yönelik harekâtı başlattığı günlerde açıklanmış olması da sanıyorum tesadüf değildir. Böyle olunca da ya ABD tarafından düne kadar birlikte hareket ettikleri hatta, ABD’nin kara gücü olarak kullandığı örgütleri gözden çıkarması ya da dikkatleri bir başka noktaya çekme gayreti olabilir. Ancak, artık ABD’nin dünya üzerinde güvenilirliği, itibarı kalmamıştır. Söylediklerini fazlaca ciddiye alanların sayısı da iyice azalmıştır.