Haçlılar son olarak İkinci Dünya Savaşı’nda karşı karşıya geldiler, birbirlerine büyük zarar verdiler. Maddi yıkımın yanında savaşta bir milyonu aşkın insanın hayatını kaybettiği açıklandı. Ancak İkinci Dünya Savaşı’nın üzerinden 15 yıl geçmeden yaptıkları yanlışın bir daha tekrarlanmasını engellemek için harekete geçtiler. Daha savaş sona ermeden ABD, İngiltere ve Rusya temsilcileri bir araya gelerek savaş sonrası hakkında birtakım anlaşmalar yaptılar. Bu anlaşmalar dünyanın söz konusu sömürgeciler tarafından paylaşılmasına yönelikti. Bununla da yetinmediler, kendilerinden başka ülkelerin dünya ile ilgili kararlarda parmak kaldırmanın ötesinde belirleyiciliği olmayacak şekilde uluslararası örgütler oluşturdular. Bununla da yetinmeyerek Avrupa ülkelerini tek devlet haline getirmenin adımlarını attılar. Avrupa Birliği, bu niyetin bir sonucuydu.

Haçlılar aralarında yeni çatışmayı önlemek için bu tür adımlar atılırken, birdenbire İslam ülkelerinde iç çatışmalar ve parçalanmalar başladı/başlatıldı. Aradan geçen bunca zamana rağmen bu çatışmalar bitmedi. Bu noktada çatışmaları tetikleyenlerin Haçlı-Siyonist ittifakı olduğunu unutmamak gerekiyor. Genellikle çatışmaların içinde doğrudan taraf gibi görünmemeye dikkat etmelerine rağmen herkes biliyor ki, İslam dünyasındaki çatışmaların taraflarından birisi hep Haçlılar oldu. Hatta Haçlılar aralarında anlaşarak İslam ülkelerini işgal etmekten, yöneticilerini katletmekten geri durmadılar. Haçlı-Siyonist ittifakının farkına vararak buna karşı tavır geliştiren Müslüman liderler ya darbelerle ya da işgallerle işbaşından uzaklaştırıldılar. Olaylar sadece liderlerin işbaşından uzaklaştırılmasından ibaret kalmadığını, her seferinde binlerce insanın katledildiğini sanıyorum hatırlatmaya bile gerek yok. Ne var ki Müslümanlar ölürken, katil işgalciler kendilerini özgürlük savunucusu ve kurtarıcı gibi takdim ettiler. Bu yalan Müslümanların içindeki birtakım uşaklar vasıtası ile birer gerçekmiş gibi toplumlara sunuldu.

 İkinci Dünya Savaşı Haçlılar arasında son buldu ama maalesef İslam dünyasında Haçlı-Siyonist ittifakı eliyle sürdürülüyor. Hatta bir Müslüman ülkede iç çatıma varsa her iki tarafa da silahlar Haçlılar tarafından satıldı. Bunun ötesinde Müslüman ülkeler birbirlerine karşı silahlandırıldı. Netice itibarıyla İkinci Dünya Harbi’nin ardından bir dönem Soğuk Savaş yılları olarak nitelendirilmesine karşılık İslam dünyası hep sıcak çatışmaların içinde kaldı. Yani Haçlı için Sıcak Savaş sona erip Soğuk Savaş başladı ama, İslam dünyasını kendini sıcak savaşın içinde buldu.

Bu bakımdan Suriye’de yaşananların ardından zaman zaman medyaya, “Durum Soğuk Savaş’tan kötü” ya da “Üçüncü Dünya Savaşı’nın eşiğindeyiz” başlıkları ile yansıyan açıklama ve yorumlar aslında devam etmekte olan çatışmalar sanki sıcak savaş olmadığı gibi takdim ediliyor. Halbuki, adına ister Sıcak Savaş ister yeni Bir Dünya Savaşı diyelim devam ediyor. Bu savaşta Haçlılar kendilerine zarar vermeyip sadece Müslüman ülkeleri işgal ve sömürdükleri için İslam dünyasındaki Haçlı sempatizanları yaşanılan çatışmaları gerçek anlamında dile getirmekten kaçınıyorlar. Eğer 7 yıldır devam eden Suriye’deki çatışma katliam, işgalin ardından 15 yıldır milyonlarca Iraklının hayatını kaybetmesine sebep olan çatışmalar, Afganistan’ın yaklaşık 40 yıldır işgal altında oluşu sıcak savaş değilse nedir? Sıcak savaş ya da dünya savaşı olarak nitelendirmek için Haçlıların birbirini öldürmesi bekleniyorsa Haçlılar bunun önlenmesi için gerekli tedbiri almış, düzenlemeyi yapmış görünüyorlar. İslam dünyasının kendine gelmesi, Haçlı-Siyonist ittifakının bu oyununu bozması gerekiyor.