S-400 sistemi kime karşı kullanılacak?
Milli Savunma Bakanı Canikli NATO Zirvesi için gittiği Brüksel’de ABD’li Bakan ile görüşmesinin ardından, “Menbiç yol haritasının uygulanmasında gecikme olmayacak. Net bir şekilde dile getirdiler. Türkiye’de kurulacak S-400 sistemi hiçbir şekilde NATO unsurlarına tehdit oluşturmayacak. Bu garantiyi verdik” demiş. Bu açıklamadan anlaşıldığına göre Menbiç ile ilgi mutabakatın sağlanması için ABD tarafı Rusya’dan satın alınacak olan S-400 füze sistemlerini pazarlık konusu yapmış ve sonunda bu füze sistemlerinin NATO üyelerine karşı kullanılmayacağının garantisini istemiş ve Türkiye de bunu garanti etmiş. Böyle olunca insanın aklına hemen, “ S-400 füze sistemleri başta ABD olmak üzere NATO ülkelerine karşı kullanılmayacağına göre kime karşı kullanılacak?” sorusu geliyor. Bu soruya verilebilecek cevapta iki ihtimal ortaya çıkıyor; bu sistemler ya satın aldığımız Rusya’ya ya da bölgemizdeki Müslüman ülkelere karşı kullanılabilecek. Bölgemizde şu an için tehdit oluşturan ülkeler başta ABD olmak üzere müttefikleri değil mi? Söz konusu füze sistemleri bunlara karşı kullanılamadıktan sonra satın almanın ne anlamı var? Aslında pek çok soru daha akla geliyor. Belli ki Menbiç anlaşması alacağımız füze sistemlerini kullanmama garantisi verilmesi ile sağlanabilmiş. İyide kullanamayacağımız bu sistemleri niçin satın alacağız? Türkiye süs olsun diye silah alacak kadar zengin bir ülke mi? Bu konuda hatırlatmak istediğim ikinci husus ise bir yandan yıllardan beri destek verip bölgeye, özellikle de ülkemize musallat edilen PKK/YPG terör örgütünün Menbiç’ten çekileceğine dair garanti veren ABD ile varılan mutabakatın ardından terör örgütü mensuplarının Menbiç’i terk ederken silahlarının ABD tarafından toplanacağı açıklanmıştı. Bu açıklamanın hemen ardından bu köşede söz konusu silahların toplanacağına dair ABD’nin verdiği söze güvenilemeyeceğine dikkat çekmiş, çünkü söz konusu silahların sadece Suriye’deki teröristlere değil Irak ve ülkemize yönelik faaliyetlerde bulunan teröristlere çoktan ulaştığını ve bu silahların belli noktalarda depo edildiğini hatırlatmıştım. Aradan çok geçmeden söylediklerimizin doğruluğu medyaya, “ABD’den YPG/PKK’ya 250 TR’lık sus payı” başlığı altında yer alan haber ile doğrulandı. Başlığın hemen altında konu ile ilgili olarak şu bilgiler veriliyordu:
“Türkiye ile Menbiç konusunda anlaşan Pentagon terör örgütünü silahla susturdu. Washington yönetimi, Deyr ez-Zor’daki DEAŞ operasyonu kapsamında, PYD’li teröristlere 250 TIR’lık ağır silah ve zırhlı araç gönderdi.” Bu silahlar ister yeni gönderilmiş, ister eskiden gönderilen ve ABD depolarında saklanan silahlar terör örgütüne yeni teslim edilmiş olsun ülkemizin yeni bir oyun ile karşı karşıya olduğu görülüyor. Belli ki, Menbiç konusunda sağlanan mutabakat ülkemizin tek taraflı verdiği tavizlerle sağlanmış. Bir yandan teröristlerin elindeki silahlar toplanacak açıklaması yapılırken, öbür yandan Türkiye’nin kendisini korumak için Rusya’dan aldığı füze sistemlerinin NATO üyelerine karşı kullanılmayacağı sözü verilirken öbür taraftan sınırımızdaki teröristler silahlandırılmaya devam ediliyor. Böyle bir anlaşma nasıl yapılır, Türkiye’nin bundan faydası ne olacaktır, ilgililerin bu sorulara inandırıcı cevap vermesi gerekiyor. Çünkü artık açıkça biliniyor ve görülüyor ki, yıllardan beri ülkemize karşı, ardından da Irak ve Suriye’de faaliyete geçirilen terör örgütlerini bölgemize bela eden ülke ABD ve koalisyon ortaklarıdır. Böyle olunca Menbiç teröristlerden temizlenecek iddiası ile varılmış olan anlaşmadan istenen sonucun alınması mümkün olmayacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.