Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

40 yıl önce, 40 yıl sonra

40 yıl önce, 40 yıl sonra

“Ortadoğu acı tarlası…

Batı kanlı ellerini Müslümanların üzerinden çekmedi, çekmeye de henüz niyetli görünmüyor.

Hitler’in hırsı, bütün Batı dünyasının psikolojisi olmuş gibi.

‘Küfre rıza küfürdür’ hükmü gereğince, zulme rıza da zulümdür.

Mazlum olmak zalim olmaktan iyidir, diye teselli bulamıyorum.

Günümüz Müslümanlarının hayat hakkı ve geleceği konusunda Müslümanlardan çok gayr-i Müslimler söz sahibi. Yani biz, biz olmadığımız için, bizden başka herkes bizim geleceğimizde söz sahibidir.

İnsan hakları beyannamesi, Birleşmiş Milletler kararları Müslümanlar için değil, Hristiyanlar (Siyonistler) için geçerli dense yeridir.

Önemli olan Müslümanların kendilerine düşeni yapmasıdır. Bugüne kadar yaşadığımız sürgünün ne zaman farkına varılırsa o gün zarardan dönülmüştür.

Evet, bütün İslam dünyası muhacir bugün...”

Yukarıdaki satırları bundan 5 yıl önce ahirete uğurladığımız Mustafa Miyasoğlu kardeşimin Muhacir isimli kitabının 1981 tarihli ilk baskısından aldım. Kütüphaneme göz gezdirirken karşıma çıkan Miyasoğlu’nun Muhacir kitabı beni yıllar öncesine götürdü. Onun her an hareket halinde ve bir şeyler yapmanın peşinde olduğunu, durmak ve yorulmak bilmeyen gayreti gözümün önünde canlandı. Bu arada yıllar sonra kitaba yeniden göz gezdirdiğimde gördüm ki, aziz dostumun yaptığı tespitler ile bugün arasında İslam dünyası ve Müslümanların içinde bulunduğu durumda bir değişiklik olmamış. Afganistan’da yine kan akmaya devam ediyor, İran yine ABD tarafından karıştırılmaya çalışılıyor, teslim olmaya zorlanıyor. Buna ilave olarak Libya, Irak ve Suriye’de karmaşa devam ediyor. İnsanlar ya ülkelerini terk etmek zorunda kalıyorlar ya da kendilerine biçilmiş şartlara boyun eğiyorlar.

İsrail bölgemizin kabadayısı pozlarında Filistinlilere saldırılarını sürdürürken, İslam dünyasından yükselen tepkileri görmezden, duymazdan geliyor. Çünkü İslam dünyasını topyekûn Muhacir durumuna düşüren Haçlı ittifakı İsrail’e verdiği desteği artırarak sürdürüyor. Ne yazık ki, Haçlı-Siyonist ittifakının karşısında Müslümanlar birlik oluşturamıyor, Erbakan Hocamın attığı İslam Birliği’ne giden yoldaki adımı yeni adımlarla ileriye taşınamıyor. Gelinen noktada Müslümanların üzerlerine düşeni aradan geçen 40 yıl sonra bile yapmadığını söylemek yanlış olmayacak. Bu bakımdan diyebiliriz ki, rahmetli Miyasoğlu kardeşimin 40 yıl önce yaptığı ve tarihe not düştüğü tespitleri bugün de aynen gerçekliğini koruyor. Böyle olunca artık İslam dünyasının içine sürüklendiği karmaşadan kurtulması için buna birilerinin öncülük etmesi gerekiyor... Bir başka ifadeyle yeni bir Erbakan’a ihtiyacımız var.

Dünya üzerinde cereyan eden çatışmalarda akan kan ve gözyaşı hepimize dünyanın güçlülere değil, sevgi dolu, güzel düşünüp güzel yaşayan insanlara ihtiyacı olduğunu hatırlatıyor/hatırlatmalı. Ne var ki, sevgi denen duygu ile tüm bağlarını koparmış, maddeyi putlaştırmış bir zihniyetin son sözü söylediği bir dünyada sevgiden söz etmek de fazla bir işe yaramıyor.

Bu dünyadan gidenlerin yerinin dolmuyor oluşu da ayrı bir problemimiz olarak ortada duruyor. Hiç olmazsa çeşitli alanlarda iz bırakarak ahirete intikal edenlerimizin hatıralarının canlı tutulması gerektiğini hatırlatarak aziz kardeşim Miyasoğlu’nu sevgi, saygı ve rahmetle anıyorum. Okuyucularımın da geçen kırk yıl içinde Müslümanların durumunda iyi yönde niçin bir değişiklik olmadığını düşünmelerini rica ediyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi