Mahalli seçimler yaklaşırken içeride ve dışarıda ortam giderek kızışıyor. Özellikle Suriye’deki gelişmelerin sonunun nereye varacağını, Türkiye’nin ısrarla dikkat çektiği İdlib’e yönelik saldırıların ülkemize yeni bir göç dalgasını gündeme getirebileceği gerçeğine rağmen İsrail, ABD, Rusya ve Esad yönetimi İdlib’de fitili ateşlemenin adımlarını atıyorlar. 7 yıldır Suriye’de yaşanan insanlık dramında yeni bir safhanın başlayacağı endişesi giderek yaygınlaşıyor. Bu arada, ABD ile ilişkiler bozulmaya devam ediyor. İdlib’deki gelişmeler sebebiyle ilişkilerin daha da bozulacağını söylemek mümkün. Bu arada ABD ile bozulan ilişkilerin ardından otaya çıkacak boşluğun sanki AB ile doldurulması yönünde adımlar atılıyor. Israrlı bir şekilde, “Hedefimiz ortaklık değil, AB üyeliği” şeklinde açıklamalar yapılıyor.

Sanki AB ile aramızdaki sorunlar çözüme kavuşmuş görüntüsü ortaya çıkmaya başladı. Bu görüntünün gerçek olmasını gönül arzu eder. Ancak bir yandan baştaAlmanya olmak üzere bazı AB ülkeleri ile gerilimli halin yerini anlaşmaya yürünüyor görüntüsü var. Ancak, söz gelimi Fransa ile de Almanya benzeri ilişkilerin geliştiği sinyalleri gelirken birden bire yapılan bir açıklama sanki pişmiş aşa soğuk su dökülmesini andırıyor. Yani, bazı AB ülkeleri bir yandan Türkiye’ye sıcak mesajlar verirken öbür yandan da bu ilişkilerin belli çizgide kalmasını istiyor görünüyorlar. Bir başka ifade ile Türkiye’nin AB üyeliği hedefi görülmemeye çalışılıyor. Aslında bu görüntünün yadırganacak bir yanı yok. AB’nin uzun yıllardan beri devam eden Türkiye’ye yaklaşımı hatırlandığında Türkiye’nin tam üyeliğine hiçbir zaman sıcak bakılmadığı olsa olsa imtiyazlı ortaklık olarak tarif edilen ne içeri sokulan ne de kapıdan kovulan bir yaklaşımda değişiklik olmadığı hatırlanır. Bunlara bir de ABD’nin dolar terörü estirmesi eklendiğinde içeride ve dışarıda can sıkıcı bir havanın hâkim olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Dış ilişkilerde durum ve içeride dolar terörü estirilmesi sebebiyle var olan gerilim devam ederken görünen o ki böyle bir ortamda yerel seçimlere gidilecek. Seçimlerin gündeme gelmesi ile MHP tarafından bir af meselesi gündeme getirildi. Bunun yanında yine MHP’nin öncülük ettiği yerel seçimlerde ittifak yapılması konuları içeride yeni tartışmaları gündeme getirdi. Çünkü özellikle af konusunda iktidar kanadı ısrarla gündemlerinde af konusunun olmadığını açıklıyor, buna karşılık Bahçeli de her fırsatta affı gündemde tutmaya çalışıyor.

Hemen belirteyim ki, yerel seçimlerde ittifak çoğu zaman bir artı bir iki eder sonucunu vermez. Yani genel seçimlere göre mahalli seçimlerde partiler arası ittifak sınırlı bir alanda gerçekleşebilir. Bunu söylerken hiçbir sonuç alınamaz diyor değilim. Çünkü genel seçimlerdeki ittifakta seçmen oyunu önce kendi partisine, sonra da ittifaka veriyor. Mahalli seçimlerde ittifak partilerinden hangisi aday göstermiş ise ona oy verilecektir. Böyle olunca da çoğu zaman istenilen sonucu almak mümkün olmayacaktır. Elbette ittifak konusunda her parti kendi kararını verecektir. Bizimki sadece kişisel bir görüşün ifadesi. Ancak, af konusu bu seçim kampanyasında gündemi fazlaca meşgul edecek görünüyor. Çünkü iktidar kanadı ısrarlı bir şekilde gündemlerinde af konusunun olmadığını açıklarken, son olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Devlet kişiye karşı işlenmiş suçları affedemez” diyerek bu konudaki bakış açısını ortaya koymuş oldu. Bu konuda aynı kanaati paylaşıyorum. Çünkü bu köşede çeşitli kereler kişilere karşı işlenmiş suçlarda af yetkisinin sadece mağdurlara ve yakınlara ait olabileceğini dile getirdik. Böyle olunca devlete karşı işlenen suçların affı da şu ortamda gündeme getirilemez. Çünkü Zaten Bahçeli de af teklifinde teröristleri dışarıda tutuyor.