Filistin ölüyor, Müslümanlar susuyor!
Filistin’de yaşananlar soykırım halini alalı yıllar oluyor ama dünya susuyor. Bu durumu bir gazetemiz, “Filistin ölüyor, dünya susuyor” başlığı altında sayfalarına taşımıştı. Dünya susuyor da Müslümanlar konuşuyor ya da ciddi bir tepki veriyor mu? Bu soruya vereceğimiz cevap dünyadan ne ölçüde ses bekleyebileceğimizin ölçüsü olacak. Biliyoruz ki, Haçlı-Siyonist ittifakı Filistin ve Filistinliler konusunda Siyonistlerin yanında net bir şekilde yer almışlar. Bunu gizlemeye de gerek duymuyorlar. Filistinlilerin yalnızlığa ve sizliğe mahkûm edilmesinin temelinde Haçlı-Siyonist ittifakının İslam düşmanlığı yatıyor.
Haçlı-Siyonist ittifakının İslam düşmanlığına karşı söylenecek çok söz olabilir ama onlara söz söyleyebilmek için Müslümanların Filistinli kardeşlerinin acılarını yürüklerinde duyması ve bu acıyı en yüksek biçimde dile getirmeleri gerekiyor. Denebilir ki, Müslümanlar sadece Filistinlilerin değil, dünyanın neresinde olursa olsun acı çeken, zulme uğrayan kardeşlerinin acısını yüreklerinde derinden duyuyorlar. Bunda şüphe yok. Ancak bu acıyı duymak ve bunu tepki olarak dile getirmek özellikle Siyonistleri hizaya getirmeye yetmiyor. Ayrıca, Müslümanların bu tepkisi BM gibi uluslararası örgütleri de harekete geçirmeye, İsrail’e karşı yaptırım uygulatmaya yetmiyor. Bu sağlanamayınca da tepkiler havada kalıyor ve İsrail bildiğini okumaya, Filistinlilere karşı soykırım uygulamaya devam ediyor.
Hâlbuki Batı dünyası olarak nitelendirilen aslında bir Haçlı ittifakından ibaret olan dünya üzerinde hâkimler güçlerin ikiyüzlülüğü; hak, adalet, özgürlük gibi kavramlara hep kendileri söz konusu olduğunda başka, İslam dünyası söz konusu olduğunda farklı anlamlar yüklüyor olmaları samimiyetsiz bir dünya oluşturdu. Bu samimiyetten uzak ortam sadece Haçlı-Siyonist ittifakının işine yarıyor. Böyle olunca da Haçlı-Siyonist ittifakının hâkim olduğu, son sözü onların söylediği bir dünyada Müslümanlar bir ittifak oluşturamadıkları sürece bu yapı böyle sürüp gidecektir. Bunun için her fırsatta sadece Müslümanların değil, tüm insanlığın haksızlıklardan ve zulümden kurtulabilmesinin yolu Müslümanların birliğinden geçiyor.
Böyle bir birliğin kurulmasını engellemek için Haçlı-Siyonist ittifakının elinden geleni yapacağını, bu yola girecek liderlere karşı çeşitli komplolar uygulayacaklarını bilmek gerekiyor. Yani, dünya üzerinde yeni bir düzen kurulacaksa, bunun için yola çıkacak olanların peşin olarak bazı bedeller ödemeyi göze almaları gerekiyor. Bu göze alınmadan yani söz yani bir takım kınamalardan öte geçmeyen söz safhasını geride bırakıp eyleme geçmeden yeryüzünde zulmün, Müslümanların ezilip katledilmesinin son bulmasını beklemek saflık değilse gaflet olur.
Sözü uzatmadan Müslümanlar Haçlı-Siyonist ittifakının merhametine sığınarak yeryüzünde eşit insan muamelesi göremezler. Bunun aksini düşünmek ve ona göre hareket etmek kendimizi kandırmaktan öte geçmez. Yani, mazlumlar ayağa kalkmadan zalimler diz çökmeyecektir. Bu arada Haçlı-Siyonist ittifakının saldırılarını önlemek adına bu kesim ile iyi geçinmek gerektiğini savunmak savunanların korkaklığını ifade etmiyorsa, bilinmelidir ki, rahatı tercih etmektedirler. Böyle bir yaklaşım ile Müslümanların hak ve hukukunu savunma görevini zalimlere havale etmek anlamına gelir ki böyle bir tavrın yeryüzünü zulümden, özellikle de Müslümanların saldırılardan kurtaracağını düşünmek yanlış olur.
Özellikle Filistin davasında Müslümanların yurtlarında özgürce yaşayabilmeleri için eylem devrinin başlaması gerekiyor. Eylem devrini Filistinliler canları pahasına sürdürüyor, önemli olan dünya Müslümanlarının söz devrini kapatarak eyleme yönelebilmeleri gerekiyor. Çünkü konuşup durmanın bir yaptırım gücü yok.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.