Mafya devletleşti mi?
Bir gazetede ABD’nin dünya üzerindeki faaliyetlerini değerlendiren ve “Küresel Mafya” başlığı altında yer alan haber aslında bu devletin yaptıklarını özetlemesi bakımından eksiksizdi. Çünkü dünyanın neresinde bir çatışma, darbe ya da işgal varsa doğrudan ya da dolaylı olarak olayda ABD’nin mutlaka bir dahli olduğu görülüyor. Bu müdahale ile bir yandan bir takım mafya örgütleri gibi haksız kazanç elde ederken, bir diğer ifadeyle dünyayı sömürüsünü sürdürürken, öbür yandan da dünyayı kendi çıkarları doğrultusunda şekillendirmeye çalışıyor. Belki çalışıyor demek yerine bu çalışmada çoğu zaman başarılı olduklarını söylemek yanlış olmaz.
Birkaç örnek vermemiz sanıyorum bu mafya’nın yaptıklarını açıkça izah edecektir. Afganistan’ı Rusya’dan kurtarmak (!) için burası ile ilgilenmeye başladılar. Ardından bu ülkeye yerleştiler. Irak’ı Saddam zulmünden kurtarmak, Irak halkını özgürleştirmek için işgal ettiler, sonuçta ortada tek parça bir Irak kalmadı. Irak’ın işgali öncesi olaylara girmek istemiyorum. Çünkü, işgalin gerekçesini de Saddam’a hazırlattılar. Suriye’de yaşananları hatırlamak bu mafya devletinin kan içmekten hiç usanmadığını gösteriyor. Kısacası söylediklerine inanan ülkelerin başına gelmedik kötülük kalmıyor. Bunun için de gazetenin haberi, “Küresel mafya” başlığı altında vermesi halk tabiri ile ‘cuk oturmuş’.
Hemen belirteyim ki, aslında ABD’nin söylediklerinin ötesinde sadece yaptıklarına bakıldığında haydutluğu açıktan sergilediği görülüyor. Diyebiliriz ki, ABD’nin kötülüklerini görmek için bunca olayın gerçekleşmesi gerekmiyordu. Diyelim ki, ABD’nin gerçek yüzü yeni yeni görülmeye başlandı, o zaman bu mafyaya karşı özellikle sömürülen ülkelerin ne yaptıkları, neler yapabileceklerini düşünmeleri gerekiyor. Yoksa her gün ABD’nin çirkin yüzünü izah için sayfalar dolusu haber yapmanın fazla bir anlamı kalmıyor. ABD’nin eylemlerini bir mafya usulü olarak görüyor isek –ki bu görüşe aynen katılıyorum- o zaman bu ülke ile ilişkileri en aza indirmek, bununla da yetinmeyerek tüm mazlumların birlik oluşturması gerekiyor. Çünkü bu mafya örgütü ile ülkelerin tek başlarına başa çıkması zor görünüyor. İmkansız olmadığını hatırlatmak isterim. İmkansız değil ama karşılarında bir güç görmeyince de gemi azıya almış at gibi kıç atarak meydanda tur atıyorlar.
Gelinen noktada artık ABD’nin ne yapmak istediğini araştırmaya gerek yok. Çünkü yapmak istedikleri yaptıklarından açıkça anlaşılıyor. Öyle olunca mazlumların birlik oluşturmak için harekete geçmek, bu birliğin nasıl oluşturulacağına dair fikri olanların bunu seslendirmesi gerekiyor. Geçmişte, ABD’nin karşısında bir Sovyetler Birliği olduğu, bu küresel mafyayı ancak Sovyetler Birliği’nin durdurabileceğini ileri sürenler vardı. Ancak, o iddiaların da geçersizliği görüldü. Çünkü dünyanın sömürülmesi hususunda ortak hareket ettikleri ortaya çıktı. Sömürü hususunda ABD ile Rusya arasındaki İkinci Dünya Savaşı yıllarında sağlanan mutabakatın bugün de sürdüğü görülüyor. Böyle olunca Haçlı-Siyonist ittifakının mensupları ile Küresel Mafyaya karşı ortak hareket beklenemez, beklenmesi yanıltıcı olur. Böyle olunca geriye başını İslam ülkelerinin çekeceği mazlumların bir araya geldiği yeni organizasyona ihtiyaç var. Bu sağlanamadığı sürece haydutlar bildikleri gibi hareket edecek, sömürülerini sürdüreceklerdir. Bunu yaparken işgal ve sömürü için harcadıkları paranın birkaç katını sömürdüklerinden almaya devam edeceklerdir.
Demek istediğim, artık karanlığa küfretmenin ötesine geçmek en azından bir mum yakarak mazlumların birlikteliğine yol göstermek gerekiyor. Bu yapılmadığı sürece ABD’nin kötülüklerini sıralamak bir işe yaramayacak, belki de farkında olmadan küresel mafyanın değirmenine su taşımış olacağız. Sürekli ABD’nin yaptıklarından bahsetmek, bunu önleyecek bir adım atmamak, mazlumları farkına varmadan teslimiyete itebilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.