Dünyanın torpillileri!..
Gerek ulusal bazda gerek global düzeyde her devirde torpilliler olmuştur. Bir diğer ifade ile imtiyazlılar. Dolayısıyla ister ulusal, ister global bazda imtiyazlılar bulunduğu sürece dünya üzerinde adaletin tecelli etmesi, zayıfın hakkını alabilmesi pek mümkün görünmüyor. Çünkü, yeryüzünün hakimleri hak ölçüsü olarak gücü kabul ediyorlar, ben güçlüyüm öyle ise benim dediğim olacak mantığını dayatıyorlar. Bunun için diyoruz ki bu zalim düzen mutlaka bir gün çökecektir. Çökmesini çabuklaştırmak ise mazlumlara kalıyor. Mazlumlar ne kadar çabuk ayağa kalkarlarsa zalimlerin sonu o kadar çabuk gelecektir.
Bazı okuyucularım durup dururken bu da nereden çıktı diye sorabilirler. Gazeteleri okurken Başbakan Erdoğan’ın Washington’da düşünce kuruluşu Brookings Enstitüsü’nde yaptığı konuşmada “İran’a nükleer faaliyetleri durdur diyenlerin de nükleer silahları olmaması gerekir” demiş. Elbette bu sözlere katılmamak mümkün değil. Okuyucularım sık sık İsrail’in elindeki nükleer silahları hatırlattığımı, İsrail’in elindeki nükleer silahları sakıncalı görmeyenlerin İran’dan nükleer çalışmalardan vazgeçmesini istemelerinin hatta bunun için saldırmakla tehdit etmelerinin tutarsızlığını dile getirdiğimi hatırlayacaklardır.
Amerika’nın Japonya’nın iki şehrine attığı atom bombalarının etkilerinin hâlâ devam ettiğini, acıların dinmediğini tüm dünya biliyor. Buna rağmen ABD dünya üzerinde özellikle Müslüman ülkelerin nükleer silaha sahip olmaması için gerekirse bölgemizi ateşe vermeyi göze aldığını gösteriyor.
Peki Amerika’yı böylesine bir anlayışa ve tutuma sürükleyen nedir? Bunun sebebi yazımın girişinde ifadeye çalıştığım kendisini güçlü görmesi ve bunun sonucu olarak imtiyazlı kabul etmesidir. Kısacası ABD kendinden torpillidir.
“Ben güçlüyüm, benim dediğim olacak. Bunu ister kendiliğinizden kabullenin isterseniz tepenize bomba yağdırarak kabullendireyim” diyen bir anlayış yeryüzünde belirleyici görülüyor. Bu belirleyicilik devam ettiği sürece yeryüzünde hakkın ve hukukun hakimiyetini sağlamak kesinlikle mümkün değildir. Gücü hak sebebi kabul eden anlayışın sahiplerinden yeryüzünde barışı sağlamalarını beklemek aptallıktan öte bir anlam ifade etmez.
Bu noktada yeni bir dünya düzeninin kurulması önem arz ediyor. Elbette şimdiye kadar sadece kendi borusunun ötmesine alışmış olan zalimler böyle bir yeni oluşuma gönül rızası ile evet demeyeceklerdir. Bu yöndeki gelişmeleri daha doğmadan boğmanın tedbirlerini alacaklardır. Aldıklarının örneklerini çok gördük. Ancak, tüm bunlar yeni dünya düzeni için çalışmaların sürdürülmesini kesinlikle durdurmamalıdır. Çünkü, aksi teslimiyeti gündeme getirir. Bu da uşaklık demektir. Bir güç karşısında korkup sinenlerin zaman zaman o güç karşısında bir takım doğru laflar etmeleri, buna izin verilmesi zalimlerin adaletinden ileri gelmez. Stratejileri gereği bazen ellerindeki sopayı saklamayı tercih edebilirler. Ancak, biraz sıkıştıklarında ellerindeki silah gücünü sopa olarak ortaya çıkartabilirler. Irak’ın işgalinin başka türlü izahı olabilir mi?
Irak, İsrail’e kafa tutuyor, “Haddini bil etrafına sürekli saldırma” diyordu. Amerika, İsrail ve yandaşları bu ikazı bile sindiremediler. Irak’ın elinde nükleer silah var yalanı ile dünyayı kandırarak ülkeyi işgal ettiler. Buna karşılık İsrail’in elindeki nükleer silahlar dünyanın meçhulü değil. Gerekçesi de kendisini korumak. Peki İsrail saldrılarından Müslüman bölge ülkelerinin kendilerini koruma hakkı yok mu? Yok… Çünkü, ABD‘nin torpili kendinden ve elindeki gücünden ileri gelirken İsrail de ABD’nin torpillisi.
Bu bakımdan Başbakan’ın “İran’a nükleer çalışmalardan vazgeç diyenlerin kendilerinin elinde de nükleer silah olmamalı” sözleri çok doğru olmakla birlikte Amerika’da IMF ile anlaşma pazarlıkları sürdürülürken Amerika’ya bu tür göndermeler yapmanın ne gibi bir gücü olabilir?
Hiçbir etkisi olmadığı biline biline söylenmiş bir söz olmaktan öte gitmez. Bu sözlerin etkili olabilmesi için ABD’nin maddi ve manevi desteğine ihtiyaç duymayacak kadar güçlü olmak gerekir. Çünkü gücü hak sebebi sayanların anladığı tek şey yine güçtür. Gerisi boş laftan ibarettir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.